Gülhan Ünal'ın köşe yazısı

Sevgili okurlarım, önce yediklerimizin çene eklemini nasıl bozabileceğiyle başlayalım. İzlediğimiz belgeselleri hatırlayalım: Bir aslan avını yerken bir parça ısırır, dişleriyle parçalar, koparır ve yutar. Bir inek ise yiyeceğini ısırır, dişleriyle küçük parçalar haline getirene kadar öğütür ve yutar. Peki, insanlar? Dişlerimiz parçalayıcı mı, yoksa öğütücü mü? Çene yapımız hangi beslenme türüne daha uygun?

ET SEVENLER BURAYA…

Yemekte biftek var, hem de orta veya az pişmiş… Çatalı bifteğe batırıp bıçak kullanmadan doğrudan ağzımıza götürdüğümüzü hayal edelim. Isırıyoruz, dişlerimizle parçalamaya çalışıyoruz. Biraz çekiştiriyoruz, koparıyoruz ve çiğniyoruz… Bir sağa, bir sola atıyoruz.

İNSAN ÇENESİ

İnsan çene yapısına baktığımızda, alt çenenin sağa sola serbest hareket edebildiğini görüyoruz. Alt çene, kaslar ve bağlar aracılığıyla üst çeneye ve kafa tabanına bağlıdır. İlk insanlar, otçul beslenme türüyle hayatına başlamışlardır. Ancak otçul beslenmenin vücuda daha az enerji sağlaması ve yiyecekleri öğütme süresinin uzun olması, alternatif beslenme türlerine yönelimi beraberinde getirmiştir.

Çiğ etle beslenmek, insan ağzında parçalayıcı dişlerin olmaması nedeniyle parçalama sorunlarına; öğütücü dişlerin çiğ eti öğütme konusundaki yetersizliği ise besin alımında zorluklara neden olmuştur. Ayrıca hayvanlarda bulunan hastalık yapıcı mikroorganizmaların insan sindirim sistemine geçmesi enfeksiyon hastalıklarına yol açmıştır.

VE ATEŞ BULUNDU…

Ateşin bulunması ve pişirme tekniklerinin gelişmesi, pişmiş etin dişler tarafından daha kolay parçalanmasını ve öğütülmesini sağlamıştır. Bu gelişme enfeksiyon sorunlarını da büyük ölçüde çözmüştür. Ancak otçul çene yapısıyla et yemenin getirdiği başka problemler ortaya çıkmıştır.

TEK TARAFLI ÇİĞNEME…

Sadece et değil, ekmek, çiğ sebze ve sert meyve gibi büyük lokmaların ağıza alınması da tek taraflı çiğneme ihtiyacını doğurmuştur. Bunun sonucunda çene ucu, çiğneme yapılan tarafa doğru kaymıştır. Çiğneme tarafındaki kas ve bağlar kısalırken, karşı tarafta gerilme ve uzama meydana gelmiştir. Eklem içinde bulunan yastığın yer değiştirmesi, çene kemiklerinin sürtünmesi ve aşınması sonucu toplumda sıkça görülen “kütürtü” sesleri ortaya çıkmıştır.

KULAK ÇINLAMASI VE İŞİTME KAYBI…

Tek taraflı çiğneme nedeniyle bozulan çene eklem-kas sistemi, hemen komşuluğundaki işitme sistemini de etkiler. Birçoğunuzun kulak burun boğaz veya nöroloji polikliniğine başvurmasına neden olan kulak çınlaması problemi, uzun süre devam eden tek taraflı çiğneme sonucu işitme kayıplarına kadar ilerleyebilir.

DENGELİ ÇİĞNEME

Yüzyıllar boyunca beslenme şeklimiz ve vücudumuz evrim geçirmiştir. Modern yaşamda etçil beslenme, gerek damak tadı gerekse yüksek protein kaynağına kolay ulaşılabilirliği nedeniyle yaygın hale gelmiştir. Ancak bahsettiğim süreçler göz önünde bulundurulduğunda çene eklemi problemleri kader değildir.

Öncelikle, çift taraflı çiğnemeye engel olan dişsizlik, çürük veya diş eti hastalıkları gibi dental problemlerin tedavi edilmesi gerekir. İkinci olarak, ağıza alınan lokmaların makul boyutlarda olmasına dikkat edilmeli ve bu lokmalar iki eşit parçaya ayrılarak çift taraflı senkronize çiğneme yapılmalıdır.

DEDİKLERİNE GELİNCE…

Yazının başında bahsettiğim “dediklerinin çeneyi bozması” ise sadece küçük bir tebessüm içindi. Fikirlerin özgürce ifade edilmesi temel bir hak ve özgürlüktür. Şiddetin hiçbir türü kabul edilemez. Sağlıkla kalmanız dileklerimle!