Uğur Ulusoy'un köşe yazısı

Aile hekimleri şu sıralar zor bir sınavdan geçiyor.

Çalışma koşulları ağır, hasta talepleri yorucu, ancak en kritik meselelerden biri de reçeteye yazdıkları her antibiyotik yüzünden ceza riskine maruz kalmaları.

Evet, doğru duydunuz.

Sağlık Bakanlığı’nın yönetmelikleri, bir yanda fazla antibiyotik reçetesi yazanları cezalandırıyor; diğer yanda ise hastanın talebine karşı çıktıklarında düşük puanla cezalandırılan hekimler var.

Yani tam bir açmaz…

Yazsalar bir dert, yazmasalar bin dert.

Geçtiğimiz günlerde CHP Kocaeli Milletvekili Prof. Dr. Mühip Kanko da bu konuyu gündeme getirdi. Kanko, aile hekimlerinin antibiyotik yazma konusunda yaşadığı baskıya dikkat çekerek Sağlık Bakanlığı'nın bu duruma artık kulak vermesi gerektiğini vurguladı.

“Hekimler, hastalarına antibiyotik yazmak ya da yazmamak arasında bırakılıyor ve bu kabul edilemez” diyen Kanko, hekimlerin bu karmaşada hem maddi hem de manevi olarak zorlandığını belirtti.

Hekimlerin işi gerçekten zor.

Bugün Türkiye’de antibiyotik kullanımı hâlâ yüksek seviyelerde ve halk arasında “Antibiyotik yaz ki hemen iyileşeyim” mantığı hâkim.

Hastalar, doktora gitmeden ilaç tedavisini neredeyse kendi belirliyor; antibiyotik yazılmazsa hemen bir hoşnutsuzluk, bir memnuniyetsizlik doğuyor.

***

Bu talepler karşısında hekim ne yapmalı?

Hasta taleplerine boyun eğse, gereksiz yere antibiyotik yazsa, ceza kapıda. Yazmasa, hasta şikayeti ve düşük performans puanı...

Bir noktada “Antibiyotik düğümü” denecek kadar karmaşık bir hale geldi bu iş.

Hekimler bu çıkmazda boğuşurken, yöneticiler ne yapıyor?

Sağlık Bakanlığı bu sorunları gerçekten görüyor mu?

Görüyorsa, çözüm için somut adımlar neden atılmıyor?

 Aile hekimleri, artık hastalarının tedavi sürecinde karar verme özgürlüğüne sahip olmak istiyor. Ancak mevcut düzenlemeler, onların ellerini kollarını bağlayarak hasta talebi ve yönetmelik arasında sıkışıp kalmalarına neden oluyor.

Hekimlik gibi kritik bir mesleğin özünde yatan karar verme yetisi, ne yazık ki bu bürokratik düzenlemeler yüzünden zedeleniyor.

Açıkçası, sağlık sisteminde antibiyotik kullanımı kontrol altında tutulmalı, buna itiraz yok.

Ancak bu işin çözümü, hekimleri baskı altına alarak olmamalı.

Bir doktora, “Antibiyotik yazarsan ceza alırsın, yazmazsan yine ceza alırsın,” demek, onu mesleki anlamda zora sokmak, hatta itibarsızlaştırmak anlamına geliyor.

Hekimler, görevlerini en iyi şekilde yerine getirmek, hastalarına en doğru tedaviyi sunmak isterken, böyle bir zorlamayla nasıl doğru karar verebilirler?

***

Bir aile hekiminin amacı, hastasının sağlığını en iyi şekilde korumaktır; fakat antibiyotik reçetesi konusunda bu kadar çok yönlü bir baskıyla karşı karşıya kalmak, hem hekimi hem de hastayı mağdur eder.

Antibiyotik yazmaktan çekinen bir hekim, tedavi sürecini nasıl sağlıklı bir şekilde yönetebilir?

Bu çelişki çözüme kavuşturulmadıkça, hastaların güveni zedelenir, hekimlerin de çalışma motivasyonu düşer.

Aile hekimleri, yıllarca eğitim almış, sahada bilgi ve tecrübe kazanmış sağlık çalışanlarıdır.

Onların bilgi ve deneyimlerini hiçe sayarak, yönetmeliklerle bu denli sıkıştırmak, sağlık hizmetlerinin niteliğine de zarar verir.

Sağlık Bakanlığı’nın, hekimlerin bu çıkmazını görmezden gelmemesi gerekiyor.

Aile hekimleri, bu düğümü çözmek için Bakanlık'tan somut ve makul çözümler bekliyor.

Bir köşe yazarı olarak bende de aynı düşünce hakim:

Hekimler bu açmazdan kurtarılmalı, bu soruna bir çözüm getirilmeli.

Özgürce karar veremeyen bir hekim, doğru tedaviyi nasıl sunabilir?

Aile hekimleri, bu antibiyotik düğümünü çözmek için yalnız bırakılmamalı; onların sesi duyulmalı.