Uğur Ulusoy'un köşe yazısı

Sonunda bu da oldu!

Yüksek enflasyon, kafe ve restoran sahiplerini yeni yöntemler bulmaya itmiş olabilir ama artık durum öyle bir hal aldı ki sosyalleşmek bile lüks oldu.

Bir kahveyle oturup kitap okumak, ders çalışmak, dostlarla sohbet etmek artık eskisi kadar kolay değil.

Çünkü bazı kafeler, masanızı işgal ettiğiniz için sizden kira istiyor.

Evet, yanlış duymadınız! Masanızı kullanmanın bir bedeli var.

Büyükşehirlerde bu uygulama yavaş yavaş yayılıyor.

İşin komik tarafı, bu uygulamayı savunan işletmeciler.

Diyorlar ki “Maliyetler arttı, mecburuz!”

Peki, soruyorum size: İnsanların sosyalleşme alanlarını daraltmak mı çözüm?

Öğrencilere ekstra yük bindirmek mi adalet?

Çayını, kahvesini alıp oturmak isteyen bir müşteri, neden yarım saatte bir sipariş baskısıyla karşılaşıyor?

Ne oldu bize?

TAKSİMETRE SİSTEMİ GİBİ

Bir kafenin “taksimetre gibi çalıştığını” duymak, bana bile fazla geldi.

Masaya oturuyorsunuz, bir çay söylüyorsunuz ve zaman işliyor.

Yarım saat geçti mi, hemen sipariş vermelisiniz.

Aksi halde masa işgal ücreti talep ediliyor. İnsanı kahve içerken bile strese sokuyorlar.

Müşteri olarak artık sadece kahvenizin tadını çıkaramazsınız, zamanla yarışmalısınız.

Bir de masaların üzerine koyulan o uyarılar var ya…

Resmen “Ya sipariş ver ya kalk git” diyorlar.

Bu kadar mı zorlaştı hayat?

Çay içmek bile lüks mü oldu?

EN ÇOK ÖĞRENCİLER ZARAR GÖRÜYOR

Bu durum en çok öğrencileri vuruyor.

Ders çalışmak için kütüphaneden çok kafeleri tercih eden gençler, şimdi sipariş baskısı ve masa ücretiyle karşı karşıya.

Öğrenci bütçesi zaten kısıtlı.

Bir kahveyle saatlerce oturabilmek eskiden mümkündü ama artık bu bile hayal oldu.

Çayını, kahvesini söyleyip ders çalışmak isteyen gençler için yeni uygulamalar, sosyal alanları daraltıyor.

İŞLETMELERİN MAZERETİ HAKLI MI?

Kafe ve restoran sahipleri maliyetlerin artmasından yakınıyor. Haklılar mı? Belki.

Ama bunu müşteriye yıkmak adil mi?

İnsanlar ekonomik zorluklarla boğuşurken, sosyalleşme özgürlüklerini de elinden almak ne kadar etik? Siz de düşünün.

Bence işletmeler bu uygulamaları yeniden gözden geçirmeli.

Daha yaratıcı çözümler bulunabilir. Sosyalleşmek, bir kahve içmek, arkadaşlarla buluşmak lüks olmamalı.

Eğer böyle devam ederse, yakında insanlar kendi masalarını, sandalyelerini getirip kafelerde oturacak hale gelecek.

İşte o zaman gerçekten masamı da alır, gelir otururum!

Sağlıklı ve huzurlu günler dileği ile...