Uğur Ulusoy'un köşe yazısı...
Türkiye siyasetinde isimlerin gölgesi uzundur, ancak iz bırakanların ardından her zaman sorular ve tartışmalar gelir. Meral Akşener’in siyasi hayatı, bu açıdan örneklerle dolu bir hikaye sunuyor.
Özellikle benim de yakından takip ettiğim, kitaplarını okuduğum ve kişisel kanalını izlediğim Sabahattin Önkibar’ın “Asena: Meral Akşener’in Dünü ve Bugünü” adlı kitabındaki anlatımlar, Akşener’in geçmişteki siyasi hamlelerinin bugünkü eleştirilere nasıl kapı araladığını açıkça ortaya koyuyor.
SİYASİ ZEMİNDE BİR GEL-GİT HİKAYESİ
Sabahattin Önkibar’ın kitabında yer alan detaylar, Akşener’in siyaset sahnesinde nasıl pozisyon değiştirdiğini gözler önüne seriyor. Örneğin, DYP’den istifa süreci ve ardından ANAP’a katılma girişiminde bulunmaması, Akşener’in siyasi çizgisinde tutarlılık arayanları şaşırtıyor.
Kitapta yer alan ve Tayyip Erdoğan ile gerçekleşen görüşme ise siyasi tarih açısından son derece önemli. Akşener’in “Başörtüsü savunulurken, başörtüsü takmayanların hakları da savunulmalı” gibi söylemleri, bir yandan geniş bir kapsayıcılığı savunduğunu gösterirken, diğer yandan sonraki siyasi kararlarıyla bu söylemleri nasıl çelişkiye düşürdüğünü ortaya koyuyor.
Akşener, Erdoğan’ın liderliğinde kurulan AK Parti’nin kuruluş sürecine dahil olmuş, hatta Kocaeli teşkilatında güçlü bir yapı kuracağına dair söz almıştı. Ancak partinin çekirdek kadrosunun siyasi İslamcı bir yapıda olduğunu fark ettiği anda, partiyle yollarını ayırdı.
Bu süreçte, Akşener’in “Türk milleti” kavramının öne çıkarılmamasıyla ilgili sert itirazları ise dikkat çekiciydi. Ancak aynı Akşener, ilerleyen yıllarda, farklı siyasi oluşumlarla iş birliği yapmaktan çkinmedi.
KÜRSAD ZORLU VE FATİH PORTAKAL’IN İDDİALARI
Son günlerde Fatih Portakal’ın dile getirdiği iddialar ve Kürşad Zorlu’nun AK Parti’ye katılması, Akşener’in siyasetindeki belirsizlikleri bir kez daha tartışmaya açtı. İYİ Parti Eski Sözcüsü Kürşad Zorlu’nun, Meral Akşener’in ekibinden olduğu açık bir şekilde ifade ediliyordu. Bu konuda İYİ Parti Genel Başkanı Musavat Dervişoğlu’nun açıklamaları da hayli dikkat çekiyor.
Ancak Zorlu’nun AK Parti’ye geçmesi, Akşener’in siyasi duruşuna ilişkin birçok soruyu da beraberinde getirdi. Portakal’ın, “Akşener Cumhurbaşkanı Yardımcısı olacak” iddiası ise bu tartışmaları iyice alevlendirdi. Eğer bu iddia doğruysa, Akşener’in siyasi döngüsü, başladığı yere geri dönmesiyle sonuçlanabilir.
TUTARSIZLIK MI, TAKTİK Mİ?
Meral Akşener’in siyasi hayatı, bu noktada ciddi bir sorgulamayı hak ediyor. İddialar doğruysa, Akşener’in 28 Şubat sürecindeki “dik duruşu” ile bugün ortaya çıkan tavırları arasında uçurumlar bulunuyor.
Sabahattin Önkibar’ın kitabındaki şu ifadeler oldukça dikkat çekici: “Meral Abla hâlâ kavmiyetçi.” Siyasi İslamcı kadrolarla yollarını ayırırken Türk milliyetçiliği vurgusunu ön planda tutan Akşener, bugün nasıl bir pozisyon alıyor?
TOPLUMUN HAFIZASINA KARŞI SİYASET
Türkiye’nin siyaset sahnesinde birçok lider, zamanla değişen şartlara göre pozisyon almıştır. Ancak Meral Akşener’in durumu, değişen şartlardan ziyade siyasi tutarsızlık olarak değerlendiriliyor.
Akşener’in, partiler arasında yaptığı geçişlerin ve bugün geldiği noktanın, bir strateji mi yoksa yalnızca bir tercih mi olduğuna dair net bir cevap yok. Fakat şurası kesin: Akşener’in geçmişteki her adımı, bugün karşılaştığı eleştirilerin temelini oluşturuyor.
TBMM'de beş milletvekili olan İYİ Parti'nin grup kurabilmesi ve dolayısıyla 24 Haziran'a (2018) alınan seçimlere katılmasının önündeki engel kalksın diye CHP’den 15 milletvekili istifa ettirilerek İYİ Parti’ye katılması ki bu istifa eden vekillerin içinde şimdiki İzmit belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet de vardı.
En son Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi oluşturulan 6’lı masadan kalkmasıyla Akşener, bu seçimin iktidara altın tepsiyle sunulmasında öncülük etti.
Partisinin genel başkanlığını bırakarak uzun süredir sessizliğini koruyan Akşener’in yeni hamleleri Türk siyasetinde heyecanla bekleniyor.
SONUÇ OLARAK…
Meral Akşener’in siyaset sahnesindeki hikayesi, belki de Türkiye’nin çok partili geçmişine dair en çarpıcı derslerden birini sunuyor. Siyaset, tutarlılığın ve duruşun en çok sorgulandığı alanlardan biridir.
Eğer liderler bu sorgulamadan kaçamıyorsa, sebebi izledikleri yoldur. Akşener’in siyasi kararlarının ve gelgitlerinin, toplumun hafızasında nasıl bir yer edineceğini zaman gösterecek.
Ancak bugünün eleştirileri, bu yolculuğun bir karne gibi önümüze serilmesini sağlıyor.
Sağlıklı ve huzurlu günler dileği ile…