Mustafa Kalabalık'ın Köşe Yazısı

Değerli dostlar, bugün size 7 Haziran seçimleri öncesinde kaleme aldığım, AK Parti’nin “Yeni Türkiye Sözleşmesi 2023” içinde kendisine yer bulan yüz başlık arasındaki, özellikle bazı maddelerini yeniden hatırlatmak ve dikkatinize sunmak istedim.

Bakalım aradan geçen yaklaşık beş yılda neler değişti!

Sözleşmelerindeki husurlarda ve uygulamalarında nasıl bir siyaset sürdürüldü!

*******

1.Madde: “Her siyasal düşünce ve düzen, insana hitap etmek ve belli bir mekana ve zamana dayanmak zorundadır. İnsana hitap etmeyen ve zaman ve mekânın gereklerini gözetmeyen hiçbir siyasal düzen kalıcı olamaz.”

“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın”.

Bu maddenin, toplumun çoğunluk olmasa da önemli bir kısmında var olan tedirginliği, öfkeyi giderecek, zaman ve mekanın gerekleri(!) konusunda topluma açıklık getirilerek, yersiz korku söylemleri yok edecek politikalar ve söylemler üretilip uygulanması gerekir sanırım…

Bugün hangi noktadayız sizce?

10.Madde:“İnsan onurunu zedeleyen hiçbir uygulama ve politika meşru görülemez ve gösterilemez.”

11.Madde:”İnsan onuru ile taçlandırılan Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı kimliği taşıyan hiç kimse, hiç bir makam ve güç sahibi tarafından tahkir edilemez; inancı, rengi, cinsiyeti, dili, ırkı, siyasi düşüncesi, felsefi anlayışı ve hayat tarzı sebebiyle ayrımcılığa maruz bırakılamaz, herhangi bir şekilde nefret söylemine muhatap kılınamaz.”

Peki bu sözleşme maddesine uygun bir süreçten geçtik mi? Geçiyor muyuz?

12.Madde:”Devletler ve milletler ancak ve ancak onları oluşturan bireylerin aidiyet bilinciyle tarih içindeki varlıklarını sürdürebilirler.

13.Madde: “Vatandaşların ülkelerine duydukları aidiyet bilinci ve hiçbir vatandaşı veya vatandaş grubunu dışlamayan ve ötekileştirmeyen içselleştirici bir siyaset anlayışı, devletlerin bekasının en temel garantisidir.

15.Madde: “İnsan onuru ilkesinin anayasal ve siyasal düzenimizdeki dayanakları aidiyet bilincimizi oluşturan ortak tarihdaşlık ve hak, hukuk ve adalete dayalı eşit vatandaşlıktır.”

Geçen yıllar içerisinde, toplum birbirine daha mı kenetlendi? Dahamı ayrıştı?

26.Madde: “Her özgürlük bir sorumluluk getirir. Basın ve ifade özgürlüğü özel hayata saygılı basın ahlakını, girişim özgürlüğü meşru ve vergilendirilmiş kazanç anlayışını, inanç özgürlüğü diğer inançlara saygıyı gerektirir.”

Acaba…?

28.Madde: “Özgürlüğü garanti edilmemiş insanın kendi onurunu koruması, güvenliği tehdit altında olan birinin kendi özgürlük alanını yaşaması mümkün değildir.”

Bu maddelerin hiçbirisine, hiçkimsenin reddedeceği bir husus olmamalı.

Ancak yine toplumun çoğunluk olmasa da önemli bir kısmında var olan tedirginliği, öfkeyi, var olan “hayat tarzlarına müdahale” korkularını, huzursuzluklarını giderecek, samimi politikalar hala yürütülmemektedir.

Hatta giderek daha da ayrışan ve toplumdan uzaklaşan bir sürece girilmedi mi?

36.Madde:”Meşruiyetini milletten almayan ve milletin denetimine açık olmayan hiçbir gücün, cuntanın, vesayet odağının, paralel yapının veya bürokratik seçkinciliğin küllî ya da kısmî egemenliği kabul edilemez.”

Şimdi bu maddenin altına ne yazsak acaba?

Yaşananları, yaşatılanları, aldanmışlıkları alt alta koyun bir düşünün bakalım!

15 Temmuz’a gelen süreci! 15 Temmuz’u! OHAL sürecini! KHK’ları!

40.Madde: “Bu çerçevede sandık ile sembolleşen seçme ve seçilme hakkı en temel vatandaşlık hakkıdır ve bu hak hiçbir surette ve hiç bir gerekçeyle sınırlandırılamaz, yok sayılamaz ve iptal edilemez.”

63.Madde: “Kamu otoritesi sadece ve sadece yetkiyi demokratik seçimlerle halktan almış yürütme erki sahiplerince kullanılır.

Peki “kayyum” uygulamalarına ne demeli?

31 Mart İstanbul yerel seçimlerinde, sadece Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin tekrarlattırılmasına!

23 Haziran sonrasında tekrar ve daha fazla farkla seçilen İmamoğlu ve CHP yerel iktidarına karşı verilem müdahalelere!

Yetkilerin budanmasına!

Artık, gerçek demokratik bir siyasi partiler kanunu da gelmeli..

“Askeri vesayet”,”bürokratik vesayet”, “yargı vesayeti” serzenişlerinin yerine,

“Siyasi vesayet”e neden olmayacak anayasal ve yasal değişiklikler de yapılmalı, politikalar belirlenmeli ve uygulanmalıdır…

Cumhuriyetimizin 100. Yılına az kaldı.

Bir seçimlik süre kaldı…

Bu süreyi özellikle muhalefet partileri iyi değerlendirmeliler.

AK Parti iktidarının “vizyonlarını”, “sözleşme 2023’ünü” ve vaadlerini, gerçekleştirikleri ve ülkeyi getirdikleri konumlarını topluma iyice anlatılmalılar..

Ya da kendileri de anlamalılar..!

2023 Türkiye’sine giderken kurallar belirlenmeli.

Seçim oyunlarının sürecin ortasında kurallarının değiştirilememesi için önlemler alınmalı…!

Yeni bir toplum sözleşmesi sağlanmalı!