Uğur Ulusoy'un köşe yazısı

İzmit’in simgesi haline gelen pişmaniye, kentin gururu olmasına rağmen, hak ettiği değeri gerçekten görüyor mu? Hem yerel halk hem de yöneticiler bu eşsiz tatlıya sahip çıkıyor mu? Üstelik pişmaniyemiz, sadece Türkiye’de değil, uluslararası arenada da hak ettiği yere ulaşabilir mi?

Pişmaniye denince akla İzmit gelir; hafifliği, tel tel dokusu ve damakta bıraktığı o eşsiz tat ile pişmaniye sadece bir tatlı değil, aynı zamanda İzmit’in kültürel bir mirasıdır. Fakat bu mirasa kent olarak gerçekten sahip çıkabiliyor muyuz? Bugün pişmaniye tezgâhları hâlâ eski popülaritesine sahip mi? İzmit'in caddelerinde dolaşan bir turist ya da kente yeni taşınan bir kişi, pişmaniyeyi kentin bir sembolü olarak görebiliyor mu?

Ne yazık ki gözden kaçan bir değer…

İzmit'in pişmaniyesi, tarih boyunca birçok insanın sofralarında yer bulmuş bir tatlı olmasına rağmen, günümüz tüketim alışkanlıkları arasında maalesef gözden kaçan bir değer haline geldi. Artık marketlerde paketli ürünlerin arasında kaybolmuş bir pişmaniye görüyoruz. Hatta birçok kişi, pişmaniyenin İzmit’e özgü olduğunu bile bilmiyor. Bu da gösteriyor ki kent olarak pişmaniyeye gereken değeri veremiyoruz. Pişmaniye, İzmit'in simgelerinden biri olmasına rağmen, kent halkı ve yöneticiler bu kültürel mirası yaşatmak adına yeterli adımları atmıyor gibi.

Peki, İzmit pişmaniyesi uluslararası bir marka olabilir mi? Elbette olabilir. Dünyanın her köşesinde, geleneksel tatlıların büyük bir ilgi gördüğünü biliyoruz. İtalya’nın tiramisusu, Fransa’nın kruvasanı, Japonya’nın mochisi dünya çapında tanınmışken neden İzmit pişmaniyesi de bu listeye girmesin? Ancak bunun gerçekleşmesi için öncelikle yerel düzeyde daha güçlü bir farkındalık ve tanıtım gerekiyor. Pişmaniye, özellikle İzmit’te daha güçlü bir marka değeri kazanmalı ki, uluslararası arenada yer bulabilsin.

Kent yönetimi, pişmaniyenin tanıtımı için ne kadar çaba sarf ediyor? Festival ve etkinliklerle pişmaniyeyi ulusal ve uluslararası alanda tanıtmaya yönelik projeler var mı? Bu sorulara verilen cevaplar, maalesef tatmin edici olmaktan uzak. İzmit Belediyesi'nin ya da kentin diğer yöneticilerinin pişmaniyeye dair daha büyük çaplı projeler geliştirmesi gerekiyor. Belki de pişmaniye üzerine kurulan bir festival ya da uluslararası gastronomi fuarlarında İzmit pişmaniyesinin daha sık yer alması bu tatlıyı yeniden popüler hale getirebilir.

Elbette sadece yöneticiler değil, halkın da bu konuda bir sorumluluğu var. Pişmaniye gibi yerel lezzetlerin yaşatılması için kent halkının sahiplenmesi büyük önem taşıyor. İzmitliler, pişmaniyeyi sadece bir turistik ürün olarak değil, kendi kültürel mirasları olarak görmeli ve daha sık tüketmeli. Ayrıca bu tatlının sadece İzmit sınırlarında kalmaması, Türkiye'nin dört bir yanına yayılması için de çaba sarf edilmelidir.

Sonuç olarak; İzmit pişmaniyesi, kentin en önemli değerlerinden biridir. Ancak bu değerin yaşatılması için hem yöneticilerin hem de halkın üzerine düşen görevler var. Uluslararası arenada yer bulabilecek potansiyele sahip olan pişmaniye, gerekli tanıtım ve değerle dünyaya açılabilir. Ancak bunu gerçekleştirmek için İzmit, pişmaniyesine daha çok sahip çıkmalı ve bu tatlıyı sadece sofralarımızda değil, kültürel miras olarak da yaşatmalıyız.