Ayşe BATTAL'ın Köşe Yazısı;

"Kitab'a sımsıkı sarılanlar ve namaz kılanlar için ecir vardır. Biz iyiliğe çalışanların ecrini elbette zayi etmeyiz." (Ârâf 170)

Nasıl derin mânâları olan bir ayeti kerime. Kitap ve namazı içeren iki temel kaide ile iman düsturunun olmazsa olmazı zikredilirken, aynı zamanda hem ilim, hem ikaz, hem müjde, hem de Allah'ın kullarına lütfu keremi de bulunuyor ayette...
Ciddiyet, kuvvet ve merhamet içeriyor.

Rabb'imiz tek bir ayetle dahi, kuluna en derin mesajları veriyor.
"Kitab'a sımsıkı sarılanlar" diyerek, Kur'an'ı okuyup, anlayıp, öğrenip, yani kendisini İslam ilmiyle donatıp yaşayanlar;
"Namaz kılanlar" diyerek, namazda istikrar, ibadette huşu, Rabb'e bağlılık gösterenler;
"Ecir vardır" derken müjde;
"İyiliğe çalışanların ecri zayi olmaz" derken de lütfu keremini bahşediyor bizlere...

Ve ayetin tümü bir konuyu daha anlatıyor; o da dolaylı ikaz edilme!
"Eğer bu ayette geçen kulun tam aksi iseniz" mesajı da bulunuyor...

Yani;
Kendilerinden kitap üzere söz alınan (ahid) ve kitabı öğrendikleri halde ona sarılmayan, onunla amel etmeyen, hareket ve düşünce sistemlerinde onun hükmüne uymayan hayat ve yaşayışlarıyla ona bağlanmayan bir kitleyi tariz (dolaylı ikaz) ediyor.

Sadece bir ayetle yapıyor bunu Rabb'imiz!
Ki 6666 ayeti kapsayan hüküm medresesi Kur'an'ın her ayetini hayatına işlemek zorunda olan biz aciz kullar, tek bir ayetle bile kendimize gelebiliriz aslında...

Tek ayetle silkelenip, tüm ayetleri hayatımıza tanzim etmek için çaba gösterebiliriz.
Kur'an'a sarılır, yolumuzu belirleyebiliriz.
Yapabiliriz!

Kur'an'a sarılır, namazı ikame eder ve Rabb'imiz vaadine muhatap olabiliriz.
Bu lütuftan nasiplenebiliriz.
İstersek, yapabiliriz!