Züleyha Abdülbakioğlu köşe yazısı
Bu yıl AİFD (Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği) tarafından 2. si yayımlanan Türkiye İlaç Sektörü Raporu, sadece ilaç endüstrisine dair bilgilerle sınırlı kalmayıp ülkemizin ve OECD ülkelerinin güncel sağlık göstergelerini de içeren kıymetli bir kaynak. Raporun sponsorlarından biri AİFD iken diğeri EFPIA (Avrupa İlaç Endüstrileri ve Birlikleri Federasyonu). Raporda yer alan araştırma, analiz ve çıkarımlar ise IQVIA tarafından bağımsız olarak ortaya konmuş. Yazının sonunda kaynağın linkini bulabilirsiniz. Ben ülkemizle ilgili bazı verileri özetlemek istiyorum:
Rapor ilk olarak OECD ülkelerinde kişi başı cari sağlık harcamaları ve bunun GSYH içindeki payıyla başlıyor. ABD’nin 12.742 dolar ile ilk sırada yer aldığı kişi başı cari sağlık harcaması göstergesinde Türkiye, 1.660 dolar ile harcamanın en düşük olduğu ülkelerden biri. Cari sağlık harcamalarının Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) içindeki payına bakıldığında ise sağlık harcamalarına GSYH’den en düşük payı ayıran ülke %3,7 ile Türkiye… ABD %16,5 ile burada da en yüksek orana sahipken, OECD ülkelerinin ortalaması %9,3…
Ülkelerin önemli bir sağlık göstergesi olan hekim-hemşire sayılarında durum şöyle: Avrupa ülkelerinde 1000 kişiye düşen hekim sayısı ortalama 3 ila 5 arasındayken, OECD ortalaması 3,8. Fakat Türkiye, 1000 kişiye düşen hekim sayısında 2,3 ile son sırada bulunuyor… Hemşire sayılarında da sondan ikinci sıradayız, İsviçre’de 1000 kişiye 18,5 hemşire düşerken ve OECD ülkelerinin ortalaması 9,1 iken biz 2,9 ile Kolombiya’dan bir miktar iyiyiz…
2019-2022 yılları arasında EMA’dan ruhsat onayı alan yenilikçi ilaçlara erişimde Türkiye, %4 erişim oranı ile incelenen ülkeler arasında Malta ile birlikte erişimin en düşük olduğu ülke olmuş. Bu oran 2018 – 2022 arasında %20 - %15 aralığında iken 2022’de hızlı bir düşüşle gerilemiş.
Bir ülkenin sosyo-ekonomik gelişmişliğini belirlemede önemli bir ölçüt olarak kullanılan sağlık göstergelerinden kişi başı harcamalar ve bunların GSYH içindeki oranları sağlık ekonomisinin makro ekonomik göstergeleri olarak kabul edilir. Ekonomik geliri yüksek ülkeler, bütçelerinden sağlığa daha fazla pay ayırır. Gelişmişlik, sadece kamudan sağlığa ayrılan fonun değil, bireysel anlamda da sağlık farkındalığının yüksek olmasıdır. Bu değerler birbirini sürekli pozitif yönde etkiler. Ekonomik refah arttıkça ülkenin sağlık göstergeleri iyileşir, sağlıkta iyileşme arttıkça ekonomik refah yükselir.
Bu yükseliş için izlenen sağlık politikalarında en belirleyici unsurların başında insan kaynağı gelir. Türkiye’de yıllar içerisinde 1000 kişiye düşen hekim sayısı giderek artmıştır ancak mevcut durum hala yetersiz. Ülkemizde 1960’lı yıllarda 1000 kişi başına düşen hekim sayısı oranı 0,3 idi. Anca 2000’li yılların başında bu oran 1’in üzerine çıkabildi. Bu raporda belirtilen 2,3 oranı ülkemizin kendi gerçekliği içerisindeki iyileşmeyi gösteriyor ama dünyayla kıyaslandığındaki yetersizliği de gözler önüne seriyor. Bir de tabii uzman hekimlerimizin il ilçe bazında dağılımları gibi önemli bir sorunumuz var. Bazı uzmanların hiç bulunmadığı bölgelerimiz var… Ya da sadece 1 uzmanla yetmeye çalışan hastanelerimiz…
Dünya Sağlık Örgütü anayasasına göre “Ulaşılabilir en yüksek sağlık standardına sahip olmak, ırk, din, siyasi inanç, ekonomik veya sosyal durum ayrımı yapılmaksızın her insanın temel haklarından biridir.” Ülkemizde sağlıkla ilgili iyileştirme anlamında çok çalışmalar yapılıp çok da yol kat edildiği doğrudur; ama yetmiyor. Üstelik gidişatta bizleri haklı olarak korkutan son derece olumsuz gelişmeler var. 2024 ilaç sektörü raporundan birtakım verilerle durum analizi yapıyoruz, ne bileyim yenilikçi ilaçlara erişim oranımızın düşüklüğünden falan bahsediyoruz da… Güzel ülkemin okul tuvaletlerinde sabun yok!
https://www.aifd.org.tr/wp-content/uploads/2024/10/IQVIA_Turkiye-ilac-Sektoru-Raporu-2024.pdf