Kübra Nur Kaya köşe yazısı
Her sabah kapısını çaldığımız, en küçük rahatsızlığımızda ilk danıştığımız yerler: sağlık ocakları ve onların omurgası olan aile hekimleri. Günlük hayatın içinde belki farkına varmadan geçtiğimiz bu merkezler, aslında toplum sağlığının kilit noktasıdır.
Son zamanlarda aile hekimlerinin sesini daha çok duyuyoruz. Grevler, eylemler ve talepler… Neden? Çünkü onlar, sadece hastalıkları tedavi eden değil, sağlığımızı koruyan ve sürdüren bir sistemin en ön saflarında yer alıyorlar. Maaşlarının iyileştirilmesini, çalışma koşullarının düzenlenmesini istemeleri,
sadece kendileri için değil, verdikleri hizmetin kalitesini de artırmak için.
Düşünelim, bir çocuk aşısını tam zamanında alsın diye sabahın erken saatlerinde çalışmaya başlayan, yaşlı bir hastanın ilaçlarını düzenli alıp almadığını kontrol eden, pandemide durmadan çalışan aile hekimleri… Onlar hak ettikleri koşulları talep ediyor. Bu, toplum sağlığını koruma mücadelesidir aslında.
Sağlık hizmetleri herkesin hakkıdır ve bu hizmeti sağlayanların da insanca koşullarda çalışması gerekir. Grevler belki kısa vadede aksamalara neden olabilir, ama uzun vadede daha iyi bir sağlık sistemi kurmamızın yolu buradan geçiyor.
Sağlık ocakları ve aile hekimleri gerekli mi? Kesinlikle evet! Çünkü onlar, büyük sağlık sorunlarını önleyebilmek için ilk adımı atan kahramanlar. Onlara kulak vermek, hem onların hem de bizim sağlığımız için atılmış en büyük adımdır.
Sağlıklı bir toplum için, sağlıklı çalışanlar şart. Aile hekimlerimizin yanında olalım, taleplerini dinleyelim ve daha güçlü bir sağlık sistemi için hep birlikte adım atalım.