ZAMAN HER ŞEYİN İLACI MI?

Kübra Nur Kaya'nın köşe yazısı

Abone Ol

“Zaman her şeyin ilacıdır” sözü, çoğu zaman teselli verme amacıyla kullanılan bir deyimdir. Kayıp, hayal kırıklığı, acı veya karmaşık duygusal durumlar için öne sürülen bu fikir, gerçekten zamanın etkisini tam anlamıyla yansıtıyor mu? Elbette zaman, bazı yaraları hafifletebilir, olaylara mesafe kazandırabilir ya da insanın bakış açısını değiştirerek yaşananların etkisini azaltabilir. Ancak, zamana sadece olumlu bir iyileştirici rozet takıştırmak, onun karmaşık etkilerini görmezden gelmek olur.

Zamanın iyileştirici rolü, büyük ölçüdé olgunlaşmayla ilgilidir. Geçen zamanla birlikte insanlar, olaylara daha farklı pencerelerden bakmayı öğrenir. Bir kaybın veya hayal kırıklığının ardından gelen ilk şok ve acı zamanla azalır; yerini, kabullenme ve daha dengeli bir duygusal durum alır. Aynı zamanda zaman, hataları analiz etmek ve ders çıkartmak için de bir fırsat sunar. Böylece insanlar, daha ayakları yere basan kararlar alabilir.

Ancak, zaman her durumda bu kadar şefkatli bir doktor olmayabilir. Zaman, süreçlerin akışının kontrolsüz şekilde ilerlemesine de neden olabilir. Örneğin, bir sorunu zamana bırakıp harekete geçmemek, sorunun kökleşmesine ve büyük bir probleme dönüşmesine yol açabilir. Zaman, belirsizlik ve eylemsizlikle birleştiğinde bir turnusol kağıdı gibi hareket eder; zayıf noktaları ortaya çıkarır ve durumun çözümü daha da zor bir hal alabilir.

Özellikle, insanların yaşamlarındaki kritik dönüm noktalarında zamanın önemini kavramak hayati önem taşır. Çözülmesi gereken bir sorun ya da şekillenmesi gereken bir karar, “buz erimeden” alınmalıdır. Eriyen buz metaforu, bir şeyler üzerine fazla beklemenin, sonunda karar alınacak bir durumun dahi kalmayacağını çarpıcı bir şekilde ifade eder.

Su, kendi yolunu bulur; ancak bu yol, sizin kontrolünüzde olmayabilir. Dolayısıyla zamanın, hem yaratıcı hem de yıkıcı etkilerini dengede tutabilmek için proaktif bir yaklaşım benimsemek önemlidir.