Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, boşanma aşamasındaki çiftleri ilgilendiren emsal niteliğinde bir karara imza attı. Mahkeme, boşanma davası açıldıktan sonra zorunluluktan dolayı aynı evde yaşamaya devam eden çiftlerin bu durumunun "af" olarak değerlendirilemeyeceğine hükmetti.
Mahkemeden Ret Kararı
Boşanma davasında davacı kadın, eşinin düzenli bir işi olmadığını, ekonomik şiddet uyguladığını, tehdit ve hakarette bulunduğunu ve aşırı kıskançlık gösterdiğini ileri sürerek boşanma talebinde bulundu. İlk Derece Mahkemesi ise tarafların dava sürecinde bir arada yaşamaya devam etmelerini "affetme" olarak değerlendirdi ve davanın reddine karar verdi.
Bölge Adliye Mahkemesi Onadı
Davacı kadının avukatı, müvekkilinin eşini affetmediğini ve zorunluluktan aynı evde kaldığını belirterek karara itiraz etti. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi, İlk Derece Mahkemesi’nin kararını usul ve yasaya uygun bularak istinaf başvurusunu reddetti.
Yargıtay Kararı Bozdu
Davayı inceleyen Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, dosyadaki delilleri değerlendirerek, davacı kadının kanser tedavisi gördüğü ve çocuklarına bakacak durumda olmadığı için aynı evde yaşamak zorunda kaldığını belirtti. Bu durumun affetme olarak nitelendirilemeyeceğini vurgulayan Yargıtay, mahkemenin işin esasına girerek karar vermesi gerektiğine hükmetti ve davanın reddedilmesini usul ve yasaya aykırı bularak kararı bozdu.
Uzman Görüşü
Konuyla ilgili değerlendirme yapan İstanbul Barosu üyesi Avukat Fatih Karamercan, "Boşanma sürecinde eşlerin birlikte yaşamaya devam etmeleri ancak özgür iradeleriyle gerçekleşirse af olarak nitelendirilebilir. Zorunluluktan kaynaklanan birliktelik affetme anlamına gelmez ve boşanma davasının reddine gerekçe oluşturmaz. Yargıtay’ın bu kararı, eşlerin çocuklar ya da zorunlu nedenlerle bir araya gelmelerinin, evliliğin devamı anlamına gelmediğini açıkça ortaya koymaktadır" dedi.