Ahmet Gökmen'in köşe yazısı
Bu ülkede doğrunun ne olduğunun ya da yanlışın ne olduğunun bir önemi kalmadı.
Doğruyu söyleseniz de, söylediğiniz doğrunun gerçekliği bilinse de, doğrular kişiye göre değişiyor. Yanlışın yanlış olduğunu doğru kişi belirtse de, bu duruma inanma oranı belirtene göre farklılaşıyor.
Bugün ulusal medyada trol gibi hareket eden, kendini gazeteci sıfatının arkasına saklayan, ancak yazdıklarının bir parasal değeri olan bazı kimseler iftiraya başvuruyor.
Adı üstünde iftira; ancak yalanı söyleyen tanınmış ve bilinen bir isimler olunca, bu yalan kartopu gibi yuvarlanarak yüz binlerce insana ulaşıyor. Yalanın ulaştığı kitleler bu yalanı elden ele aktarınca, iftiraya uğrayan kişi ya da grup kendini ifade etmeye çalışsa da pirincin içinden taşı ayıklamak yıllar alıyor.
GAZETECİ DEĞİL, MAAŞLI TROL EKİBİ GİBİ ÇALIŞIYORLAR
Bunlardan biri, gazeteci Kemal Öztürk’ün Twitter sayfasında paylaşmış olduğu bir fotoğrafla karşımıza çıkıyor.
Suriye’de henüz iç karışıklık yeni çıkmışken ve Esad kendi halkına zulmedip katliamlar yapıyorken, Saadet Partisi muhalif bir parti olmasına rağmen Suriye’ye giderek Esad’a yapılan zulmü durdurmasını ve katliamdan vazgeçmesini tavsiye etmişti.
Hatta gerçekleştirilen ziyarette kendisine verilen tablo bile özenle seçilmişti. Tabloda, “Sen af yolunu tut, iyiliği emret” ayeti yazılıydı.
Oysa Kemal Öztürk, bu fotoğrafı “Esad ile aynı safta yer alanlar kaybetti” diyerek servis ediyor.
Ancak şunu unutuyor: Esad için methiyeler düzen ya da övgü sözleri sarf eden bir tane Saadet Partili olmadığını o da biliyor. Teknoloji çağında yaşıyoruz, Allah aşkına! İnsan bir Google’a sorar; o zaman bu ziyaretin amacı neydi diye.
Aynı fotoğrafla yalan ve algı operasyonu yapanlardan biri de, her fırsatta Saadet Partisi’ni yalan algılarla hedef haline getiren gazeteci İsmail Kılıçarslan olmuş.
ERDOĞAN ALTI AY ÖNCE ESED İLE TATİL PLANI YAPIYORDU
Gerçekten söylediklerinin bir karşılığı olsa, inanmak için elimden geleni yapacağım; ama ürün belli, mal belli. Kime inanıp inanmayacağımı anlamak zor değil.
Çok net bir şey ifade etmek istiyorum: Daha dört, beş ay önce Sayın Cumhurbaşkanı, Esad ile bir araya gelmeyi hayal eden ve “Ailece tekrar tatil yapabiliriz” havasında olan bir açıklamayı canlı yayında yaptı. Bunu ulusal bir gazetecinin bilmeme ihtimali olabilir mi?
Erdoğan, “Suriye ile yeniden diplomatik ilişkileri kurmamak için bir sebep yok. Geçmişte nasıl yaptıysak yine yapabiliriz. Suriye’nin iç işlerine karışmak gibi bir niyetimiz yok. Biliyorsunuz, ailece görüşmeye varana kadar Sayın Esad’le geçmişte nasıl yaptıysak yeniden yapmamamız için bir sebep yok,” ifadelerini kullandı.
Bu konuşmayı Haziran 2024 ayında, bir cuma namazı çıkışında canlı yayında yaptı.
Şimdi soruyorum: Siz gerçekten gazeteci misiniz? Tetikçi misiniz? Hele bir söyleyin!
Siz gazetecilik değil, bir ülkenin içinde bulunan toplumların arasına fitne tohumu ekerek dinamit döşüyorsunuz.