Avrupa Birliği'nin kuruluş süreci, Avrupa Kömür ve Çelik Birliği ile başlamıştır.
Soğuk savaş döneminde altı üye ile başlayan süreç, Avrupa Ekonomik Topluluğuna, oradan da Avrupa Birliği'ne evrilmiştir.
Biz süreçleri unutup , sonuçlara bakıyoruz. Oysa tüm sonuçlar, süreçlerden oluşur. Bu hafta yapılan iki açıklama Türk Dünyası Birliği ile ilgili süreçlerin başladığına işaret ediyor. Bu açıklamalar hiç de yüksek perdeden yapılmadı, eminim birçoğunuzun dikkatini bile çekmemiştir.
- İlk açıklama, Nahçıvan üzerinden Azerbaycan' a, oradan da Türk Devletlerine ulaşacak yol ve devamında 15 milyar dolarlık Türkiye- Azerbaycan ticaret anlaşması.
- İkinci açıklama Tarım Bakanı' nın Türk Dünyası Meteoroloji Birliği kurulması konusundaki açıklaması.
Bu açıklamalar size sıradan gelebilir. Karabağ Savaşı sonrası gelişmeleri yakından izleyenler için bu açıklamalar tarihi bir sürecin adımları olarak görülüyor.
Açılan bu yol, çizilen suni haritalarla bağları koparılmış öz kardeşleri yeniden birbiri ile buluşturacaktır. Türkiye'nin ayakları üzerinde durması, dün ham bir hayal olarak görülen bu hedeflere ulaşmayı yaklaştırıyor. Bu tarz konulara her girdiğimde kulaklarım çınlamaya başlar. Yazıyı okuyacak bazı kişilerin beyinlerinde oluşacak soru işaretleri kulağıma üflenmeye başlar. Böyle yazmışsın ama Rusya asla izin vermez, hele ABD ortalığı ayağa kaldırır. Biz kimiz ve gücümüz ne ki böyle işlere kalkışacağız. Olmaz, asla olamaz.
Onlara dersiniz ki, bu millet darmadağın olmuşken, Söğüt' deki kırk çadırlık aşiretten cihan imparatorluğu çıkardı. Cevap bellidir, o iş, o dönemin şartlarında olmuştur. Sanki o dönemde dünya bomboştu. Dönemin büyük devletleri ve büyük güçleri yoktu. Zaten Türk tarihini Cumhuriyet tarihi zannedenlere bu örnek pek de uymadı.
Biraz daha yakına gelelim o zaman. Yine bu millet, orduları terhis edilmiş, limanları işgal edilmiş bir halden de devlet çıkarmayı başardı dersiniz. Bu örnek de ikna etmeye yetmez.
Uzun yıllardır bu ülke üzerinde uygulanan kültür emperyalizmi ne yazık ki önemli oranda başarılı olmuştur. Osmanlı' nın gerileme döneminde başlayıp kesintisiz uygulanan, eğitimi kontrol ederek, batıya hayran kompleksli bir nesil üretme projesi önemli oranda sonuç vermiştir. Görünen o ki birçok şeyi düzeltsek bile, bu konudaki düzelme zaman alacaktır. Yıllardır belki birçok şeyimizi çalıyorlar , ama çalınan en değerli şeyimiz hayallerimiz ve bunun farkında bile değiliz.
SON SÖZ
Bütün bunlara rağmen bu milletin genetik kodlarına işlemiş hayaller vardır. Tarih boyunca hiç sıradan işlerin içinde olmamış, hep büyük hayaller kurmuştur. Bu hayallerden de dünyaya nizam veren büyük devletler doğmuştur. Sizin sıradan zannettiğiniz bu devlet de, geçmişinin izlerine basarak yürüyecek ve büyüyecektir. Atılan adım küçük de olsa büyük yürüyüşler o ilk adım ile başlar.
Daha da ileri giderek bu devletin Türk Birliği'nin devamında İslam Birliği'ni de sağlayacağını yazmaya başlarken, kulaklarım çınlamayı bıraktı ötmeye başladı. Yukarıda bahsettiğim arkadaşların okurken düşündüklerini görür gibi oluyorum. Yazının başına geri dönelim.
Bu arkadaşlar iki dünya savaşı ile birbirini boğazlayan Avrupa'nın bir araya gelerek Avrupa Birliği kurmasını normal karşılar ama bizim hayallerimizi ise anormal. Sizi gidi batı kültür emperyalizminin etkisi altındaki eğitimi bir türlü aşamamış, hayalleri çalınmış, farkına bile varamamış arkadaşlar sizi.
Bu yazıda siyasi tek kelime geçmese de bu arkadaşlar siyasi anlarlar. Ona da cevap vererek bitirelim. Bu hayaller bir siyasi iktidarın döneminin hayalleri değildir. Bu iktidar belki ilk adımlarını ve temellerini atacak, süreci ise devamında gelenler tamamlayacak. Peki ya biz gelirsek diye düşünüyorsunuz biliyorum, bizimkiler hayal ya bu düşündüğünüz hayal bile değil. Bu millet sizi asla iktidar yapmaz. VESSELÂM..