Nasrettin Hoca bir gün pazarda “altı kağıt” diye bağırarak ayakkabı satar.
Adamın biri Nasrettin Hocadan “altı kağıda” ayakkabı alır.
Adam ayakkabıyı giyip gider.
Biraz ilerledikten sonra ayakkabının altı yırtılır.
Adam ayakkabının altının kağıttan olduğunu fark eder ve Nasrettin Hocanın tezgahına geri gider.
Adam hocaya şunları söyler;
-Utanmıyor musun kağıttan ayakkabı satmaya.
Nasrettin Hoca;
Eee, ben altı kağıt diye bağırmıyor muydum? der..
***
TDK’na göre “istikrar”; “aynı kararda, biçimde sürme, kararlılık, stabilizasyon, yerleşme, oturma, denge” demek.
Genelde ülke yönetimlerine ait siyasi söylemlerde, seçim propagandalarında, eleştirilerinde, hedefler, beklentiler ve içinde olunan durumlarda istikrar konusu ele alınır.
Oysaki birçok konuda da istikrar, birçok açıdan önemlidir…
Fikirleri beğenilmeyen medya kuruluşlarının, “cezalandırıcı” olarak görevli kişilerce, şartlara ve koşullara uygun silah, taş, sopa, yumruklarla uyarılmaları..! Bu kişilerin mükâfatlandırılmaları…
Yazıları beğenilmeyen gazeteci ve yazarların hadlerinin, “cezalandırıcı” olarak görevli kişilerce bildirilmeleri..! Burun estetiği konusunda ilgililerinin desteklerinin esirgenmemesi…
Yağmur yağarken saçak altlarında beraber yürüyenlerin, yürüyüş bitmemesine rağmen, eşitlenmeyen ıslanmalara tabi olmaları..! Kiminin kuru kalması, kiminin de eşek sudan gelinceye kadar ıslatılması..!
“Dört” rakamının yüklendiği anlamların, değişen koşullara göre uygun şekilde değiştirilmeleri..!
Eğitim zayiatlarına bakış açılarının değiştirilerek farklılaştırılması ve ölümlerimizi anlatan sayısal değerlerin de artık önemsizleştirilmesi..!
Kayıt dışı ekonominin yanına, kayıt dışı vatandaşlık getirilmesi..!
Bu çalışmalar kapsamında, nüfus artış oranında yüzde onlara yakın oranlarda vatandaş(!) ithal edilmesi..!
Ölümlerimizde “istikrar”..!
Korkularımızda “istikrar”..!
Umutsuzluklarımızda “istikrar”..!
Düşmanlık ve dostluk tercihi değişim ve dönüşümlerinde “istikrar”..!
İstikrarda “istikrar”..!
***
TDK’na göre tek kelimelik bir açıklamayla istiklal; “bağımsızlık” demek.
Genelde milli duygularda istiklal (bağımsızlık), uluslararası boyutta konu edilir.
Bir istiklal mücadelesi olduğu aşikar ama hangi konuda “istiklal”..! Başka konularda istiklalimiz nasıl mesela?
Mesela; Atatürk'ün Gençliğe Hitabesindeki gibi, “birinci vazifemiz, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmek” olacak mı hala?
Vazifelerimiz; mevcudiyetimizin ve istikbalimizin yegâne temeli ve en kıymetli hazinemiz olmaya devam edecek mi?
Bizi bu hazineden mahrum etmek isteyenler olduğunda, “istiklâl” ve “Cumhuriyeti” müdafaa mecburiyetine düşersek, vazifeye atılmak için içinde bulunacağımız vaziyet ne olacak?
İstiklâlimize ve Cumhuriyetimize kastedecek düşmanlar olabilir mi?
Memleketimizde gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunanlar olduğunda ne yapılmalı?
Ne dersiniz? Kudrete muhtaç olduğumuzda, damarlarımızdaki kanlarımızın istiklali sürecek mi?
Mesela; toplumsal yaşam alanlarında bir “istiklal mücadelesi” var mı?
Özgürlüklerin genişletilmesi konusunda “istiklal”..!
Düşünce ve fikir hürriyetleri konusunda “istiklal”..!
Eğitim sistemimizde “istiklal”..!
Ekonomide “istiklal”..!
Milli savunmamızda “istiklal”..!
İstihbaratımızda “istiklal”..!
Ticaretimizde “istiklal”..!
İç politikada “istiklal”..!
Dış politikada “istiklal”..!
Çok uzatmayayım,
İstiklal de “istikrar” nasıl?
***
TDK’na göre “istikbal” ise; “gelecek ve karşılama” demek.
İstikbalimizi belirlemek kimin yetkisinde ve haddinde bilmiyorum (TDK açıklama vermemiş!) ama istikbali karşılamak bireylerin kendi inisiyatifinde…
İstikbal (gelecek) derken; Kim? Nereye? Kiminle? Nasıl gelecek?
Ne yapmaya gelecek? Ne yapmamaya gelecek?
Gelecek te bir gün gelecek mi mesela? Gelecekse de nasıl gelecek?
İstikbalin (geleceğin) nasıl olacağına kim karar verecek?
Bu kararları bakalım kimler nasıl karşılayacak? Karşıladıklarında da ne bulacak?
İradelerine ipotek koyduranlar, bu gelecek planlamalarında nasıl yer alabilecek?
Kontrolsüz güç, güç olmayı sürdürmeye devam edecek mi mesela?
İstikbaliniz zenginlik mi olacak? Dürüstlük mü?
Hukuk istikbali mi hedeflenecek? Hukuksuzluk mu?
Adalet mi istikbal, adaletsizlik mi?
İradenin istikbali ne olacak mesela?
İpotekte, hacizde bir irade istikbali mi? Yoksa vicdan istikbali mi?
Bakalım daha neler görecek, neler yaşayacağız..
Sanırım bu aziz millet, istikrar sürsün ama istiklalimiz geniş, istikbalimiz aydınlık olsun ister…
Eğer gerçekten isterse de; gereğini, uyarısını önüne gelen ilk fırsatta yapar, verdiği yetkileri, irade tasarrufunu da geri almasını bilir…
Hülasa;
Suriye, Ortadoğu’da yaşananlar ve BOP Projesini hatırlayınca, benim aklıma yedi yıl önce kaleme aldığım bu yazı aklıma düştü nedense vesselam!