Türkiye’de özellikle 2012 yılında yapılan Tapu Kanunu 35. Maddesindeki değişiklikten sonra benim için beka sorunu haline gelen ve artık önlem alınması gereken bir konu olduğunu düşündüğüm Yabancıya Gayrimenkul satışının ülkemizdeki tarihinden kısaca bahsetmek istiyorum.
Toprağın bir devletin ana unsuru, ulusal egemenlik ve bağımsızlığın simgesi olduğunu hepimiz biliyoruz. Tarih boyunca da tüm devletler gerek savaşarak gerekse kanunlarıyla topraklarının güvenliğini sağlamaya çalışmış.
Tarihimizde yabancıya toprak edinme hakkı için Tanzimat’tan sonra baskılar yapılmaya başlanmış.1284 /1867 tarihli kanunla yabancılara Hicaz vilayeti dışındaki mütekabiliyete bağlı taşınmaz edinimi tanınmış,1914 yılında çıkarılan kanunla bu 1284 tarihli kanun iptal edilmiş, yabancıların sahip oldukları taşınmazlar üzerindeki mülkiyet hakları dondurulmuş.
Ve Lozan Barış Antlaşması işleri değiştirmiş. Antlaşmaya taraf olan devlet vatandaşları aşağıdaki maddelerle toprak edinme hakkına sahip olmuşlar.
• Lozan Barış Sözleşmesine taraf olmayan ülke vatandaşları Türkiye'de taşınmaz edinemez.
• Lozan Barış Sözleşmesine taraf ülkeler, Türk vatandaşlarına mütekabiliyet tanımışlarsa ancak Türkiye'de taşınmaz edinebilirler.
• Türkiye'de yabancılar, hangi ülke vatandaşı olursa olsun Köy sınırları içinde, askeri yasak bölgelerde taşınmaz edinemezler, bu bölgeler dışında ancak taşınmaz edinebilirler.
1934 yılında Tapu Kanunu 35. Maddeye düzenlemeler getirilmiş, seyri değiştirilmiş ve açığa kavuşturulmuş.
Ta ki 2012 yılına kadar, zaten 2012 yılı ve öncesi olarak ayırmalıyız.
Peki 2012 yılın da Tapu Kanunu 35. Maddede neler değişti?
Neler değişmedi ki!
En önemlisi mütekabiliyet yani karşılıklılık kaldırıldı onun yerine Bakanlar Kurulu’nun belirlediği ülke vatandaşı olmak şartı getirildi. (183 ülke)
2,5 hektar (25 dönüm), 30 hektar (300 dönüm) yükseltildi ve 60 hektar almak isteyenler Bakanlar Kurulu kararıyla alabilme hakkına sahip oldu. Bulunduğu ilçenin %10unundan fazlasını alamaz yasağı konuldu, ne ala! Bunlar kişiler için geçerli. Yabancı şirketler? Şirketine bir Türk vatandaşını %1 ortak gösterdiğinde kural kaide kalmadan istediği yerden istediği kadar toprak alabiliyor.
Bizler ne yaptık bu kanunlar değişirken?
Tarihimizden bilerek bahsettim belki dikkatinizi çeker araştırırsınız, tarihimiz boyunca kanunlarla da topraklarımızı korumak için neler yapıldığını görmenize vesile olur.
2012’den sonra yabancıya gayrimenkul satmaya başlayan sevgili meslektaşlarım için bir bahar havası oluştu. Acemilik atlatıldıktan sonra, nasıl olsa yabancılar,paraları değerli diye önce hak ettiklerinin üzerinde kazanç sağlamaya başladılar tabii ki bunun adı ticaretti.. baktılar işler iyi gidiyor, özel hizmet, sadece onlar için portföy, işbirlikleri.. yabancıya özel, istedikleri mimarilerle projeler.. Bu devran böyle sürdü sürmeye de devam ediyor aslında. Ama 2020 yılı Eylül ayında eksper uygulaması getirilince afalladılar. Çünkü ev fiyatlarının en az %40 fazla gösterildiği ortaya çıktı. Sonra o yabancı portföyler frene bastı, çünkü Türkiye’deki gayrimenkulcülere güvenlerini yitirdiler. Satışlar azaldı. Herkes isyanda. İsyanın sebebi yabancıya gayrimenkul satamamalarıydı.
Piyasayı şişirilmiş rakamlarla yükselterek, kendi vatandaşımızın ev almalarının zorlaşması sanırım kimsenin umurunda olmadı. Ekstra hizmete başladılar, vip araçlarla ayağını yere değdirmeden taşımacılık,7 yıldızlı otellerde konaklatmalar, portföyü sunmadan önce araya bin kişi sokmalar.. Saymakla bitmez.
Sonuçta TOPRAĞIMIZI ve VATANDAŞLIĞIMIZI satıyoruz, özel bir hizmetle olmalı..
2012-2022 yılları arasında, yabancıya yapılan gayrimenkul ve vatandaşlık satışıyla Türkiye’ye 80 milyar dolar katkısı olmuş. Standart yaşamlarını (yeme, içme, gezme, eğitim, vs.) sürdürürken harcananlar hariç.
Ne para be!
Geçmişte atalarımızın bu toprakları korumak için neler yaptığı, kimin umurunda, bugünümüzü kurtaralım. Gelecekte çocuklarımız kendi topraklarında hizmetkar olsunlar amaann kime ne..
Hem bunca parayı toprak ve vatandaşlığımızı satmadan ülkemize ve cebimize başka türlü nasıl sokabilirdik.
Ki o vatandaşlık madden ve manen asla ödenemeyecek bir değere sahip.
Siz yabancı portföy geldiğinde on katı fazla para kazanacağım diye, karşılarında ’ hazır ol’ da beklemeye devam. Alan razı satan razı. İşler de değişti eskiden satanın şartları geçerliydi, şimdi alanın söz hakkı var. Umarım ileride sattığımız yerleri geri alabilmek için farklı bedeller ödemek, ödetmek zorunda kalmayız.
Bu arada tabii ki toprak edinme hakları olsun. Ama bir Türk vatandaşı diğer ülkelerde hangi şartlarda, hangi yasalarla bu hakka sahipse onlar da bu haklarla alabilsinler, bu kadar kolay olmamalı. Nasıl olsa yasalar uygun, her geçen gün daha da kolaylaştırılıyor, alan razı satan razı demeyelim istiyorum. Çok mu şey istiyorum? Bir bakın bakalım son yıllarda kaç bin gayrimenkul yabancıya satıldı ve kaç milyon kişi Türk vatandaşlığına geçti. Vatandaşlığa geçtikten sonra, hiçbir kural da kalmıyor. İstediği yerden, istediği kadar hektara sahip olabiliyor.
Dileğim, dünyanın geldiği bu noktada paranın peşinde değil, artık toprağımızın derdinde olmamız gerektiği bilincine herkesin varması.