Kocaeli Haber - Dört buçuk yıllık belediye başkanlığı döneminde seçim vaatlerinin yüzde 90’ını tamamladığını söyleyen Derince Belediye Başkanı Zeki Aygün, şimdiye kadar yaptığı çalışmaları Bugün Kocaeli Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Akçaalan’a anlattı.
Kocaeli Haber - Derince Belediye Başkanı Zeki Aygün gazetemize özel açıklamalarda bulundu. Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Akçaalan ile birlikte Tahtalı Göleti’nde röportaj gerçekleştiren Aygün sorularımızı tek tek cevapladı. Seçim beyannamesinde yer alan vaatlerinin yüzde 90’ını gerçekleştirdiklerini söyleyen Aygün, şimdiye kadar yapmış oldukları projeler hakkında açıklamalarda bulundu.
“VATANDAŞIN İLK SORUNU SOKAK HAYVANLARIYDI”
-Belediye Başkanı Zeki Aygün 4 Buçuk yılını nasıl tanımlıyor?
“Ben belediye başkanlığını tarif ederken şöyle tarif ediyorum. Seçilmiş belediye başkanı rutin işleri takip eden ve onları yaptıran bir belediye başkanından ziyade değişen dünya koşullarına göre toplumun istek ve taleplerine göre proje üretir. Ben göreve ilk geldiğimde sahaya adım attığım zaman vatandaşın ilk sorunu sokak hayvanlarıydı.
“EMPATİ YAPTIM KANIM DONDU”
Gelir gelmez yaptığımız bir proje üç yıldan beri kullanılıyor. Onun dışında 17 yaşındaki gencini yasaklı maddeden kaybeden bir babanın ızdırabını dinledim. Sonra empati yaptım kanım dondu. Bu çocuklara evde anne baba bakıyor. Okulda öğretmenler bakıyor. Sokakta kimse bakmıyor. Dolayısıyla kendi çocukluğumu hatırladım okuldan geldikten sonra ne yapardık diye. Mahalle maçları yapardık ama bizim zamanımızda yasaklı madde yoktu. Ama şimdi maalesef değişen dünya koşullarında bu tür melanetler ortaya çıkınca bu çocukları korumanın veya bunları bir cazibe merkezinde toplamanın projesi aklıma geldi.
“24 DALDA 18-19 BİN ÖĞRENCİYLE SPORTİF FAALİYET YAPIYORUZ”
Yavuz Sultan Mahallesi'nde Yavuzspor'un kullandığı bir tesisimiz var. Oranın da binası yok. Barakalarda çalışıyorlar. Dolayısıyla onu da planlarımıza aldık. Millet bahçesinin hemen yanında bir spor tesisi yaptırdım. Millet Bahçesi içerisine oraya da bir gençlik merkezi planlamamız lazım. Bunları niye yapıyoruz? Kız çocuklarımız sokakta oynamasın. Gelip hem bedensel gelişimlerini yapsın hem de zihinsel gelişimlerini. Zihinsel gelişim derken satranç oyunu oynasın. Şu anda 24 dalda 18-19 bin öğrenciyle sportif faaliyet yapıyoruz. Amaç geleceğimiz olan gençlerimizi kötü alışkanlıklardan korumak. Bir belediye başkanı değişen dünya koşullarına göre toplumun talep ve isteklerine göre çalışması lazım.
“BUNLARLA DA YETİNMEDİK”
Bizim varlık nedenimiz nedir? Vatandaşa hizmet etmek. Dolayısıyla temel vasfımız bu. Biz böyle yürümeye devam edeceğiz. Bunlarla da yetinmedik. Dolaşıyoruz mahalle parklarında. Anneler, “Başkanım, çocuklarımız bu parkta top oynuyor ama top yola kaçınca peşinden koşuyorlar arabanın altında kalıyor Allah korusun. Buranın etrafı tel örgü yapalım” diyor. Tel örgüyü de yaptık ama o çocuklara 16 tane etrafı tel örgülü yeşil saha yaptık. Şimdi 8 tane daha yapıyoruz. Bütün parklarda bunu yapıyoruz. Temel amaç insana verilen değer. Zaten sloganımız, “Gençliğe yapılan hizmet, geleceğe yapılan yatırımdır.”
“EKONOMİMİZE DOKUNAN PROJE VAR MI DEDİLER”
Daha sonra geldik köylere. Burada da 41 tane projemi anlatırken insanlar bana, “Başkanım 41 tane proje var. 41 kere maşallah ama bizim ekonomimize dokunan proje var mı” demişlerdi. Şimdi böyle bir soruya karşı cevabınız ekonomik bir cevap olması lazım. ‘Ben gelince yolları yapacağım, çocuk oyun alanları yapacağım’ diyemezsin. Biliyorum ne yaptıklarını ama bir de onlardan duymak için ne yapıyorsunuz burada diye sordum. ‘Arpa, buğday, yulaf, mısır ekiyoruz. Hayvancılık yapıyoruz. Bunlar var bunların dışında başka bir şey yok’ dediler.
“BAŞKANIM BİZDE EKELİM DEDİLER BİZDE DİKTİK”
Sonra göreve geldik bunları daha önce çalıştığımız gruptaki hocayı çağırdım. Fikret Akınerdem Selçuk Üniversitesi’nde profesör. Tüm çiftçileri topladık konferans yaptık. Tabii çiftçiler de hayranlıkla dinledi. ‘Görmeden karar vermeyiz. Nerede görebiliriz?’ dediler. 2019’un Ağustos ayında Ilgın’a gittik. Tarlaya gittik. 25-30 tane çiftçi ve muhtarlarla gittik. Yağ fabrikalarını gördük. ‘Başkanım bizde ekelim’ dediler bizde diktik. Hasadını yaptığımız zaman ben o aspiri gönderdim. Orada aspiri yağ yaptık ismini de Taşköprü aspir yağı yaptık.
“MURAT KURUM’A ANLATTIM”
Sonra Murat Kurum Bakanımız bürokratıyla beraber ilimize geldiği zaman kendisine anlattım. ‘Hibe krediye ihtiyacım var’ dedim. ‘Ne kadar lazım?’ diye sordu. O zaman ‘1 milyon’ dedim verdi. Sonra bölgede 30 ton süt üretiliyordu. 30 ton sütü insanlar geliyor, alıyorlar veya almıyorlar sütçünün elinde süt kalıyordu. Çocuklar o işe devam etmiyor. Anne baba devam ediyor maalesef. Böyle bir hayvancılığın da geri gittiği bir dönem haline gelmişti.
“MUSTAFA VARANK’A MÜRACAAT ETTİK”
Sonra dediler ki, ‘30 bin tonda mısır üretiliyor. Onun kurutması için Adapazarı'na gönderiyorlar. Buraya bir mısır kurutma tesisi bir de pastörize süt tesisi kurun’ dediler. Bunu da projelendirdik. Tekrardan Murat Kurum Bakanımıza gittim. ‘Bakanım böyle bir projeyi ilave etmek istiyoruz’ dedim. ‘Ne kadar daha lazım?’ dedi. ‘2 milyon’ dedim onu da verdi. 1 aydır başladık. Bir buçuk dönüm arazi 500 metrekarelik kapalı alan. İçerisinde pastörize süt, aspir yağı ve mısır kurutma tesisi var. İçinin makinalarını marka üzerine Sanayi Bakanımız Mustafa Varank’a müracaat ettik. Marka müdürü Mustafa Bey, “Başkanım biz 4 milyon talep ettik. Ancak sana 900- 1 milyon verirler. Sen bunu bakan ile görüş hepsini iste” dedi. Bakandan randevu aldık 3 milyonunu aldık. Bu para yetmedi ama biz gerisini bizim Araptepe’de yapmış olduğumuz kentsel dönüşümden 60 tane daire kalmıştı belediyemizin. Oradan gelen gelirlerle tamamladık ve devam ettik.
“BU ŞEKİLDE BUGÜNLERE GELDİK”
Sonra gençlik merkezlerini bitirdiğimiz zaman tekrar bakan açılışa gelince, ‘Bu projeyi seyredelim’ dedi. Projeyi getirdim. 4 milyon da ondan aldım. Yetti mi? Yetmedi. Benim buraya harcadığım para 25 - 30 milyon. Ama önemli olan bir başlangıç. Böyle başladık böyle gittik. Bir yandan hem kendi ekiplerimize, bir yandan dışarıdan hizmet alarak örneğin malzemeyi biz verdik işçilik satın aldık. Maliyeti daha aza indirmek için. Bu şekilde bugünlere geldik.
“ORADA 6 DÖNÜMLÜK YER KAZANDIRDIK”
Bir sürü daha projelerimiz var. Mesela Çene Suyu. Ben 2 buçuk yıl önce Sayın Cumhurbaşkanı'na gittim. Çene Suyu’nu takdim ettik. ‘Yüzyıl öncesine kadar Osmanlı Sarayı'na gidiyordu şimdi Külliye’ye gelmesini istiyorum’ dedim. Aldı eline, ‘Cam şişeye koyun’ dedi. Bizde, ‘Emriniz olur’ dedik. Cam şişeye koyduk. Bundan 3- 4 ay önceydi. Götürdük dedim ki, ‘Sayın Cumhurbaşkanım ben sözümde durdum.’ Sonra tekrar aldı şişeyi. Velhasıl orada bir dönüm kapalı alan yaptık. Cam şişe hattını kurduk. O damacanaları çocuklar elle yüklüyordu tıra. Çocukların bel fıtığı oluyordu. Ona da robot aldık bir tane. Robotlar diziyor onları üst üste ondan sonra arabaya yükleniyor. Orada 6 dönümlük yer kazandırdık.”
“SEÇİM BEYANNAMESİNİN YÜZDE 90’INI TAMAMLADIK”
-Zeki Aygün vadettiği seçim beyannamesindeki projeye de şu anda yüzde kaçını tamamladı?
“Yüzde 90’ı tamamladık. Yapamadığım projelerden bir tanesi Büyükşehir’e yakın metro projesi. Benim bir yapmam gereken Aquapark projesi yap işlet devlet modeliyle vardı. Ona da yatırımcı bulamadık. Bir tane bulduk ona da fazla geldi vazgeçti. Birinci gün Deniz Mahallesi’nde kentsel dönüşümü yaptık. Gelir gelmez ele aldık. İnsanlarla oturduk konuştuk en riskli yerler Makasbaşı ve eski Karakol’un olduğu yerdi Deniz Mahallesi. Hemen orada 100 hane varsa 67’sinin, ‘Evet’ demesi lazım yoksa başka türlü kentsel dönüşüm olmaz. Yüzde 80’i evet dedi ve bizde hemen aldık çalışmalarını yaptık.
“BU SENE İHALESİNİ YAPIP TEMELİNİ ATMAYA BAŞLAYACAĞIZ”
Vatandaşla bakanlık arasındaki sözleşmeleri biz çözdük. Bakanlığa verdik bakanlıkta şu anda projelerini yaptı. Proje incelemede. İnceleme bittikten sonra ihale safhasına gelecek. Geçen gün Kentsel Dönüşüm Daire Başkanını aradım en son bilgisi almak için. Deniz Mahallesi esnafları ile kahvaltı yapacaktık projeleri anlattım ve bu konuyla ilgili bilgi verdim. İnşallah bu sene ihalesini yapıp temelini atmaya başlayacağız.
“BİYOBOZUMUN MUAZZAM BİR GERİ DÖNÜŞÜM”
Topraktan Toprağa Biyobozunur Atık Yönetimi Projesi var. Eskiden çöpçüler 30- 40 ton pazar atıklarını toplardı. Doğru İZAYDAŞ’a giderdi. İZAYDAŞ’ın zaten döküm alanı kalmadı. Bizim milletvekilimiz Radiye Hanım bizi Ebru Baybara Demir ile tanıştırdı. ‘Ağaç dal budaklarını yonga haline getirip bunlarla karıştırıp çürümeyi bırakıp kendi kendine gübre oluyor’ dedi. Bunu da özel olarak harmanlamak gerekiyor. 70 derecenin üzerine çıktığı zaman hepten çürüyor. Onun için harmanlamak gerekiyor. Özel makine de aldık. Bunları böyle yaptık vatandaşa da torbaladık ücretsiz dağıttık. Bu biyobozumun muazzam bir geri dönüşüm.
“ŞU ANDA SIFIR ARABALARI KULLANIYORUZ”
Gelir gelmez araçlarımız kiralıktı. Aşağı yukarı 30’a yakın araç hepsi arıza yapıyordu. Sonra, ‘Hesaplayın’ dedim. 8 milyondu aldım krediyi. Hepsini aldım bugün almaya kalksan 80 milyondan aşağı alamazsın. Şu anda sıfır arabaları kullanıyoruz. Eskiden kiralama ucuzdu ama şimdi satın almak. Şimdi bir ufak araba var ya yeni kiralasak 26 bin – 27 bin TL aylığı. Yani ben bu araçlara her ay tonlarca para vermem lazım.”
“ARAÇ FİLOMUZ YETERLİ”
-Şu an Derince'de araç filosu yeterli mi?
“Araç filomuz yeterli. Alo Vefa hattını depremde Şarköy’de 40 eleman ile 20 araçla 65 yaş üstü insanlara hizmet verdik deprem bölgesinde. Hemen gelir gelmez yaptığımız Sevgi Mağazası ile fakir fukaraya hem birinci el hem ikinci el giysileri veriyoruz. DER-MEK kurslarımız zaten devam ediyor yılda 2 bin öğrenciyle çalışma yapıyoruz. EYDEM bizim Engelsiz Yaşam Merkezimiz. Yazın üç ay İznik, Bursa, İstanbul, Orhangazi böyle tarihi olan yerleri vatandaş müracaat ediyor. Kadınlarımız daha çok rağbet ediyor. Yazın kurslarımız var. 2 tane açık havuzumuz var. İlkokul birinci sınıflara ne kadar okul varsa Derince’de annesi ile beraber alıyoruz okuldan 6 hafta bizim kapalı havuzumuzda eğitim yapıyoruz. Mart Nisan ayında. Daha sonra Haziran, Temmuz, Ağustos ayında da açık havuzda yüzme eğitimi yapıyoruz 7 ila 15 yaş arasındaki çocuklarımıza. 24 dalda sportif faaliyetlerimiz var. Futboldan tutun voleybola, zumbasına kadar birçok faaliyet var. En önemlisi zihinsel gelişim. Satranç turnuvaları çok önemli. Satranç salonu kurduk. Çocuklar gelip orada eğitim alıyor. Bahattin Çelik Spor Kompleksi üç dönümlük arazide Fatih Mahallesi'nden yapıldı. Bir havuzumuzda burada. Burada da hem salon sporu hem de amatör spor takımları spor yapıyor. Derince’de zaten 6- 7 tane amatör spor var.”
“ÇÖZÜM ODAKLI BİR YAPIYA SAHİBİM”
-Tahtalı Göleti’ndeki sürece başlarken neler yaşadınız?
“Ben iş hayatından gelen bir insanım. O sebeple çözüm odaklı bir yapıya sahibim. Ben edebiyat yapmam. Yapıyorsam mutlaka onu bitiririm. Burayı keşfedince, ‘Kuracağım’ dedim. Bakanlıktan destek de aldık ve yürüdüm bugünlere getirdim. Burası neden dikkatimi çekti çünkü köylerimizin topraklarının elden gittiğini görüyordum çok ucuz bir şekilde. Tarım arazileri elden gidiyordu. Bu benim çok dikkatimi çekti. Ve hatta imarına bile el koydum.
“BUNU BAŞARDIK”
Bu toprakların elden gittiğini görünce geleceği düşündüm. Burada burnumuzun dibinde 20 milyonluk bir şehir var. İnsanlar gelecek buraya hafta sonu tatil yapacak. Cuma günleri İstanbul’dan Ankara tarafına doğru trafik yoğun olur. Sapanca’ya, Maşukiye’ye, Samanlı Dağları'na insanlar geliyordu. 20 milyonun yüzde 10’u yola çıksa 2 milyon yapar. Dolayısıyla diyor ki Anadolu Otoyolu yapılınca Selinlik'ten çıkış var. Burayı da keşfedip bu şekilde araziler yapılacağına bu isteklerini yerine getirecek ve taleplerini yapacak bir mekân olsun. Yani gelsinler yemeklerini yesinler, konaklamalarını yapsınlar, bungalovunda kalsınlar, manzarasını izlesinler gitsinler. Bu vesileyle hazır elimizde böyle bir yer vardı hayata geçirdik. Bir belediye başkanı gelip değişen diğer koşullara göre toplumun talep ve isteklerine göre proje üreten bir insandır. Dolayısıyla biz de bunu yapmaya kalktık. Bunu başardık.”
“BU ÇOCUKLAR ÜLKEDE NELER YAPILIYOR GÖRSÜNLER”
-Zeki Aygün’ün 4 buçuk yılda iyi ki yapmışım dediği proje hangisi?
“Benim için gençlere yaptığım Gençlik Merkezleri projeleri. Sokak hayvanları projesini de söyleyebilirim size. İnsanları ısırmaktan kurtardık ama gençlik geleceğimizin bir teminatı. Dolayısıyla gençlerimiz ne kadar sağlıklı ve güzel yetişirse ülkemizin muasır medeniyetlerinde yükselme seviyesi o kadar hızlı olacak. Bugün Teknofest gençliğini görüyorsunuz. Bakın Aselsan, Roketsan hepsini gezdim. Geçen senenin başında Haluk Hocayı getirdim. Bizim 600 öğrencimiz ile Yelken Kafe’de buluşturdum. Hoca ASELSAN’ın ilgili bütün yaptığı çalışmaları anlattı. Amacımın bir tanesi bu çocuklar lise son sınıftalar üniversiteye girecekler kendilerine bir kapı bulsunlar. Yani üniversitede bende şuraya gideyim, ben de şöyle bir mühendis olayım demeleri. İkincisi bu çocuklara, ‘Bu ülkede yaşanmaz, bu ülkeye gidin’ deniyor birileri tarafından. Siyasiler olsun, provokatörler olsun. Bir de böyle olmadığını görsün bu çocuklar. Bu çocuklar ülkede neler yapılıyor görsünler. İşin sahibinden, bilim adamından görsünler bunları.
“ÇOCUKLAR BUNLARI DİNLEYİNCE HAYRAN KALDI”
Hoca bütün anlatımı yaptıktan sonra bir tane delikanlı, ‘Üniversiteyi bitirirsem beni de ASELSAN’a alır mısınız?’ dedi. Hoca da tabii ki alırım dedi. ‘Ben senin gibi genlerle çalışıyorum 10 bin çalışanım var. Ama dereceye giren öğrencileri alıyorum’ dedi. Şimdi dereceye girmek ne demek o üniversitenin en çalışkan çocuklarıdır. Şimdi bu sektör, o TEKNOFEST gençliği hep bunlar. 2 -3 ay sonra Uzay Ajansı Başkanı Serdar Hüseyin Yıldırım Hocamızı getirdik. Uzayda izi olmayan dünyada sözü olmaz. Özellikle uydu sizinse onu size kullandırırlar değilse kullandırmazlar. Şifrelerini kilitlerler. Siz balistik füze bile yapsanız kıtalara satacak eğer uydunuz yoksa atamazsınız. Bu bağımsızlığın bir örneği. Adam Amerika'dan gelirken Amerikalılar onu bırakmak istemedi. Babasını ikna etmeye geldiler. Çok değerli bir hoca. Çok önemli bir proje. 106- 116 tane patenti vardı. ‘Yazılımları yapmak için 100 kişilik bir ekip kurduk yazılımları yazdırıyorum. 36’ya yakın yazılımımız var. Yazımları Avrupa, Amerika bize bedava vermeye kalkıyor. Niye vermek istiyor biliyor musun? Onun içine bir şifreyi koyacak’ diyor bir savaş anında bunu bile düşünüyorlar. Ve şu anda bütün o helikopter motorlarını, uçak motorlarının hatta tank motorlarının hepsini şu anda geliştirdiler ve yapıyoruz. Çocuklar bunları dinleyince hayran kaldılar.
“ÇOCUKLAR MÜRACAAT ETTİ PROJELERİ GEÇTİ. BENDE HER TÜRLÜ İMKÂNI KULLANDIM”
Bu gençlik merkezlerinde ben dün 5 tane gencin İHA SİHA çalışması yaptığını bana söylediler. O ilk açıldığında. O çocuklarla tanıştım. ‘Çocuklar ne yapıyorsunuz?’ dedim. ‘SİHA çalışması yapıyoruz’ dediler. ‘Bu projeyi TÜBİTAK'tan geçirin ben size her türlü desteği vereceğim’ dedim. ‘Yandın başkanım bizim projeyi TÜBİTAK kabul etmez’ dediler. ‘Niye?’ diye sorduğumda, ‘Biz aynı üniversitenin öğrencileri değiliz, farklı üniversitenin öğrencileriyiz’ dediler. ‘Siz farklı üniversitelerde bir araya geldiniz, İHA çalışması yapılıyorsunuz üstüne bir de sizi kabul etmiyor siz çalışmaya devam edin ben onu görüşeceğim’ dedim. Daha sonra aradım TÜBİTAK başkanını, ‘Hocam benim Gençlik Merkezimden 5 tane genç bir araya gelmişler farklı üniversiteden bunlar İHA SİHA çalışması yapıyor. Bunları kimse zorla getirmedi kendi iradeleri ile gelmişler. Bu çocukların projelerini siz kabul etmiyormuşsunuz böyle bir saçmalık olabilir mi?’ dedim. ‘Başkanım çok doğru söylüyorsunuz ilk genel kurulda değiştireceğim’ dedi. Çocuklar müracaat etti projeleri geçti. Bende her türlü imkânı kullandım.
“SPONSOR ARIYORLARDI EN BÜYÜK SPONSORLARI BEN OLDUM”
Yaptılar, uçurdular uçtu uçak. ‘Durmak yok devam’ dedim. Sonra biz bunu sosyal medyada paylaştık. Meğerse bizim Gebze Teknik Üniversitesi’nde bir sürü İHA grubu, kulüpler var. Benden randevu istediler. Hepsini dinledim. Pırıl pırıl çocuklar. Bunlara da destek verdim. Hatta geçen sene Türkiye'deki 60 okul arasında ilk 15’e giren Rover grubu vardı. Bunlar uzay aracı yapıyorlar. Polonya'da yarışmaya gidecekler. Sponsor arıyorlardı en büyük sponsorları ben oldum. Uçak biletlerini ben aldım. Cumartesi günü iniyorlar çocuklar Polonya'ya. Kargoyla göndermişler önceden malzemelerini. Fakat kargo kapalı. Arıyorlar beni, ‘Başkanım bunu alamazsak yarışmaya giremeyiz.’ Dışişleri bakan yardımcısı vardı Yavuz Selim Kıran. Onu aradım bakanım böyle bir durum var çocuklara yardımcı olun açtırdık aldık çocuklar çok sevindi. Bu sene de yine Amerika’ya gönderdim. Uçak biletlerini aldım en büyük sponsorları benim.
“ONLARI KOLLAMAK, GÖZETMEK BİZİM İŞİMİZ”
Geçen gün bir grup daha yanıma geldi. Onlara da, ‘Ne kadar lazım çocuklar?’ dedim. Malzemelerini alacaklar. 15 - 20 bin dediler. Tamam dedim. Çocukları bir görseniz pırıl pırıl hepsi. Hani şunu anlatmaya çalışıyorum. Kendi çocuğum nasıl gözümün nuruysa onlar da bir anne babanın gözünde öyle. Onları kollamak, gözetmek bizim işimiz. Bizim varlık nedenimiz o çocuklara, o insanlara hizmet etmek. Dolayısıyla bir kere en önemli şey insanı merkeze koyacağız. Onun için insanların birbirini menfaat için kırması dökmesi kadar benim anlayışımda kötü bir durum yok.”