Din Eğitimi: Toplumsal Bilinç Eksikliği ve İletişim Sorunları

Prof. Dr. Banu Gürer, din eğitiminin Türkiye’de ve dünya genelinde karşılaştığı zorlukları detaylandırarak, bu alanda ciddi bilinç eksiklikleri olduğuna dikkat çekti. “Din eğitimi, ilahiyatın en az bilinen bölümlerinden bir tanesidir. Bu nedenle din eğitiminin toplumda yeterince tanınmaması ve öneminin anlaşılmaması, ciddi bir sorun teşkil ediyor,” dedi. Ayrıca, din eğitimi veren kurumların yaptıkları faaliyetleri halklarına yeterince iyi anlatamadığını belirtti ve bu iletişim eksikliğinin, din eğitiminin toplumda daha geniş bir kabul görmesini engellediğini ifade etti.

İHSAN SARICA OĞLUNU EVLENDİRİYOR İHSAN SARICA OĞLUNU EVLENDİRİYOR

Teorik ve Empirik Çalışmaların Yetersizliği

Prof. Dr. Gürer, din eğitimi alanındaki hem teorik hem de empirik çalışmaların yeterince etkili olamadığını belirterek, “Din eğitimi ile ilgili yapılan çalışmaların topluma yansıması gerektiği kadar etkili değil. Bu çalışmaların toplumda daha fazla etki yaratması için daha fazla farkındalık oluşturulması gerekiyor,” diyerek, bu alandaki akademik çalışmaların geliştirilmesi gerektiğini vurguladı.

Din Eğitiminin Toplumda Daha Fazla Tanınması Gerekiyor

Programda, din eğitiminin önemine vurgu yapan Prof. Dr. Gürer, bu alandaki akademik faaliyetlerin toplumda daha geniş bir yer bulması gerektiğini söyledi. “Din eğitimi önemli bir saha olmasına rağmen hala çok bilinmiyor. Din eğitimi de bunlardan bir tanesi diye görüyorum. Bu alandaki faaliyetlerimizin halkımıza daha iyi anlatılması gerekiyor,” şeklinde konuştu.

Ramazan’ın Toplumsal Birleştirici Gücü

Prof. Dr. Gürer, Ramazan’ın toplumsal bağları güçlendiren ve yardımlaşmayı teşvik eden özel bir dönem olduğunu ifade etti. “Ramazan'ın böyle bir ruhu var. Bizi birleştiren, toplumsal dayanışmayı artıran bir ruhu var. İftar sofraları, toplumda birleştirici bir boyut kazanıyor. Bu ayda insanlar birbirine daha yakın oluyor,” dedi. Ayrıca, oruç ibadetinin toplumda daha çok yapılan bir ibadet olduğunu belirterek, “Ramazan'da insanlar bir araya gelerek birlikte oruç tutuyor ve toplumsal dayanışma daha fazla gözlemleniyor. Bu ruhu kaybetmemek lazım,” diye ekledi.

Yardımlaşma ve Dayanışma

Ramazan’ın yardımlaşma ve dayanışma konusunda büyük bir fırsat sunduğunu ifade eden Prof. Dr. Gürer, insanların ihtiyaçlarını dile getirmekte zorlandığını ve bunun toplumsal bağları zayıflattığını belirtti. “ İslam’da zekat, ilk olarak yakınlardan başlanarak verilmelidir. Bu, toplumsal dayanışmayı güçlendirecek bir yaklaşımdır,” diyerek, din eğitiminin, yardımlaşmayı teşvik etmenin yanı sıra, bireylerin birbirine destek olması gerektiğini de vurguladı.

Ramazan’ın Ruhu Yıl Boyunca Devam Etmeli

Prof. Dr. Banu Gürer, Ramazan ayının, bireyleri bir araya getiren, yardımlaşmayı artıran ve toplumsal dayanışmayı teşvik eden özel bir dönem olduğunu belirterek, “Ramazan’ın ruhu yıl boyunca devam etmeli. Yardımlaşma ve dayanışma, sadece Ramazan ayında değil, her zaman olmalıdır. Bu, güçlü bir toplum inşa etmek için önemlidir,” şeklinde konuştu.

Muhabir: Fatıma Nur Uçar