Uzun zamandır şahsen de bir dönüşüm, değişim sürecinde bulunduğumdan, yazılarıma ara vermek durumunda kaldım.
Düşünmeyi elbette bırakmadım, sadece yazmaya ara verdim.
Gerçi toplum düşünmesin, vatandaş aymasın, ayılmasın diye hayatını adayanlar da yok değil..
Türkiye Cumhuriyeti’mizdeki “Siyaset Kurumları”ın da yeniden bir değişim, dönüşüm sürecine girdiği yazılıp konuşuluyor.
Malumunuz;
CHP’de Kemal Kılıçdaroğlu gitti(!), Özgür Özel geldi(!).
İYİ Parti’de Meral Akşener gitti(!), Müsavat dervişoğlu geldi.
Saadet Partisi’nde Temel Karamollaoğlu gidiyor, bakalım yerine kim gelecek!
Öncelikle siyaset sahnesinde ve yerel seçimlerdeki bu değişimin baş aktörü sayın Kemal Kılıçdaroğlu ismi üzerinden, bir süre “Millet İttifakı” adıyla bileşenlerinin sergiledikleri birliktelikler, topluma sundukları çalışmalar, hazırlıklar, vizyon ve hedefler, yine maalesef ki samimiyetsizliklere teslim oldu.
Bizim “siyaset sahnemiz”, onlarca yıldır hep benzer oyunları izletiliyor topluma.!
Bir kesim için, değişimin öncüsü ve sözcüsü olan “Kemal Kılıçdaroğlu”, Genel Başkanlığından sonra bile hala gizlenemeyen bir korku...
İçten içe korkuyorlar!
Alışılmış bir düzen siyasetinde, alışılmış ve alıştırılmış inanç döngüsünde, demokratlıktan gem vurup, kamu yönetimi başta olmak üzere, ekonomi, yargı, sosyal ve kültürel yaşam gibi siyasetin konusunu, gücünü ve etkisini yürüten alanlardaki “alıştırılmış düzenlerin değişimi korkusu” ile yaşıyorlar..
‘Bu CHP iflah olmaz, dün neyse bugün de aynı’ sözünün geçersizliğini, bizzat AKP+MHP tarafından Genel Seçim havasına sokulan 31 Mart 2024 Yerel Seçim sonuçları gösterdi.
CHP tarihi bir sonuç ile artık “1.Parti”.
Aslında sorun; ne Kılıçdaroğlu ne de CHP sorunuydu...
Sorun; toplumun vicdanına, inancına, duygularına, aklına, algısına hükmederek siyasi kazanç sağlamayı başaranlar karşısında, toplum aklına ve algısına uygun siyasi söylemler ve eylemler üretemeyen CHP sorunuydu, Muhalefet Partileri(!) sorunuydu...
Bu sorunu kanımca Kılıçdaroğlu gördü, eylem ve söylemini değiştirdi, olumsuz algıları “acaba?” ya “evirdi”.
Bunca alınan yoldaki ilk seçim istasyonunda da (31 Mart 2024), Özgür Özel’in Genel Başkanlığında CHP, üzerindeki algıları “yıktı”, “acabalar” “deneyelim bakalıma” dönüştü...
Özgür Özel boşuna demiyor; “Bu sonuçlar seçmenin bize açtığı bir kredi. CHP artık tüm demokratların partisidir aynı zamanda milliyetçi muhafazakar kürt demokratların aynı anda birlikte oy verebildikleri partidir. Bu seçmenleri CHP'li yaptık olarak okumuyoruz, bunu bize verdikleri bir görev olarak atlediyor bu emaneti başımızın üzerine koyuyoruz." diye...
Halk, “değişim” denilenin bakalım ne kadar ve neresinde olacak? Ne kadarının farkında?
Değişimler her zaman zordur, sancılıdır...
Bilinmezi bilmek, öğrenmek, yaşamak istemez insanoğlu!
Şimdi de Özgür Özel liderliğindeki CHP, özellikle yerel yönetimlerdeki iktidar gücüyle, halka daha yakın, algıları kökten değiştirecek, “Ortak Yönetim” iddiası ve söylemini hayata geçirebilecek fırsatlarla başbaşa kaldılar.
Madem ki ‘değişmeyen tek şey değişimin kendisidir’, göreceğiz değişim denilenleri!
Değişimlerden geçen halk, bakalım bu değişimin neresinde olacak?