“Nefesi Kesilen” ağaçlara da bir şey deseydiniz?

Mustafa KALABALIK'ın Köşe Yazısı

Abone Ol

AK Parti İl Başkanı Mehmet Ellibeş’in “Geleceğe Nefes” sloganıyla gerçekleştirilen ağaç dikme kampanyasında verdiği demecini okuyunca, acı bir tebessüm belirdi yüzümde…

“Gerçek siyaset” ile topluma öğretilen çaresizlik gibi şekillendirilen “siyaset” arasında ne kadar da fark var!

En geniş anlamıyla “Siyaset”; “insanların hayatlarını düzenleyen genel kuralları yapmak, korumak ve değiştirmek için gerçekleştirdikleri faaliyetlerdir…”

‘Siyaset, çatışma ve işbirliği olgularıyla karmaşık bir bağlantı içindedir.

Bir yandan, rakip fikirlerin, farklı isteklerin, rekabet eden ihtiyaçların ve çatışan çıkarların varlığı, insanların beraberce tabi oldukları kurallar hakkında hemfikir olmamalarını beraberinde getirir.

Diğer yandan, insanlar bilirler ki, bu kurallar üzerinde etkili olmak veya onların yürürlükte kalmasını sağlamak için birlikte çalışmak, elbirliği etmek zorundadırlar.’

Buna göre de Ellibeş’in ağaç dikerken vicdanlardan söktüğü “hemfikir olmama hakkı”, kendisi kadar bu toplumun tamamı için de elzem bir beraberlik gücü ve imtiyazıdır aslında…

Herkes, sizin gibi düşünmek zorunda değil!

Herkes, sizin gibi yaşamak zorunda da değil!

Ve herkes, ağaçları sadece sizin istediğiniz gibi anlamak, hissetmek, içine çekmek zorunda da değil! 

**

Mesela iktidarınızın “Geleceğe Nefes” sloganıyla “11.11.2019, saat 11:11’de 11 milyon fidan” kampanyası ile ağaçlar üzerinden yapmaya gayret ettiği (mutluluk ve memnuniyet oyunu) polyannacılığı.

Bu polyannacılık üzerinden de yaptıklarınızı, kestiklerinizi, kestirdiklerinizi, yok ettiklerinizi unutturma çabalarınız..

Algı operasyonlarında oldukça mahir olan iktidarınız ve size siyaset akılları veren(!) kesimler, şimdiye kadar hep başarılı da oldular aslında..

Yapılanların hoş görülmesi, beğenilmesi, takdir edilmesi, toplum nazarında onay görmesinin “gerçekliği” ve “doğruluğu”, yapılan yanlışların, göz yumulan doğa katliamlarının görünmemesine de engel değil!

“Çaldılar, yıktılar, sattılar, kestiler, ama çalıştılar da!” mantığının, toplumun vazgeçilmez gerçekliği gibi yaygınlaştırılması da ayrı bir meziyet…

İhtiyaçlar hiyerarşisinde şaşma olursa..!

Önceliklerde toplumun ve geleceğin değil, kişisel ve bazı kesimlerin menfaatleri doğrultusunda şekillenirse..!

Yapılanın “hizmet” değil “rant” kapısı haline geldiğini de görürsünüz. Tabi görürseniz!

Kusura bakmasınlar ama toplumun ekseriyeti bu samimiyetsizlik girişimlerini de görmüyor değil!

Yaptığınız her doğru doğru da değil! Doğru size göre doğru..

“Ama”sız, “ancak”sız bir alkış bekleniyor ve samimi hizmetler(!) sunulduğunun düşünülmesi isteniyorsa, doğa katliamlarını yapmayacaktınız.. yaptırmayacaktınız…!

Onlarca, yüzlerce yıllık ağaçların, ormanlık alanların kesilmesine, yok edilmesine müsaade etmeyecektiniz!

Polyannacılıklarınızı da, “Gezi Parkı destekçileri ile özdeşleştirip, “bir kez daha gördük ki, gerçekten mesele ağaç değilmiş” gibi basitliklere meyil etmeyecektiniz…

Gezi Parkında, ağaç dikimi için eylem yapılmadı!

Onlarca, yüzlerce yıllık ağaçları kesmeye cüret edilmesi karşısında eylem yapıldı

Dolayısıyla da “dikmediğin ağaçtan alkış bekleme” diyeceğinize,

Kestiğiniz ağaçlardan da aferin beklemeyin”…

Sadece bir Kazdağları’nda 195.000 ağaç ve Kirazlı’da 116.000 ağaç kesildiğini düşünürseniz, ülkemizin her bir bölgesinde, şehrinde, ilçesinde kesilen -onlarca hatta yüzlerce yıllık- ağaçları da düşündüğünüzde, dikilen fidanların büyümesini mi beklememiz gerekiyor…!

Hazır büyümüşleri, oksijen üretenleri, nefes verenleri varken, büyüme potansiyelli olan taze fidanlardan mı mutlu olmamız isteniyor!

Bence bu adıma karşılık “81 ilde” toprakla buluşturulan ve “Geleceğe Nefes” diyerek dikilen 11 milyon fidan kadar,

81 ilde topraktan ayrılan, yakılan, “Nefesi Kesilen” kaç milyon ağaç (fidan değil!) var çalışması da derhal yapılmalıydı…

Hatta kesinlikle yapılmalı!