Çok vardır çevremizde ağzından Allah adı düşmeyen hakikate sıra gelince de yallah demeyi ihmal etmeyen. Kendi putuna şirin başkasının putuna İbrahim kesilen. Fetva(!) mercii olarak kendini ilan edip feyizlenmekten yoksundurlar.
Kadına çocuğa el kaldırmak olunca kendilerine bulurlar uygun fetvayı “hak etmişti” diye… Var mıydı güzel İslam’da mazluma el kaldırmak? Sahi ya onlar mazlumu da zalimi de kendileri belirliyordu. Hep ne hikmetse kendileri mazlumdu. Ama o kadar büyük yüreklere sahiplerdi ki zalimlere merhamet edip bir tek öldürmedikleri kalıyordu. Haşa kendilerine bağışlayıcı sıfatını eklemekten hiç çekinmiyordular. Sokakların en adaletli en mert insanları evlerinin en Ebu Cehil insanlarına dönüşüyordu. Sokakta Ömer evde Cehil… Nerede hakikat?
Dindar insan böbürlenmez bilirdim hep bunların burnu arşa çıkmış yanlış mı bilmişim bunca zaman? Müslümanın sesi zalime yüksek çıkardı. Herkes mi zalim de sesler bu kadar yüksek?
Dindar bu kadar çoksa memlekette nedir bu memleketin hali? Gücü yettiğine Firavun yetemeyince Musa kesilenler utanmazlar mı hiç hallerinden?
Sahi nerede hakikat aşığı, hoşgörü ışığı dini bütün insanlar?
Hepsi cumada olmalılar, Hayırlı cumalar…