Dün Ve Bugün !!!

Çetin Çıldır'ın Köşe Yazısı

Abone Ol

1984 yılında başlayan bölücü terör ile mücadele bir çok aşamadan geçti. Bu farkı sadece bölgeyi yakından izleyenler biliyor. Düzenli ordu için en zor iş gayri nizami harp denilen terör ile mücadeledir. Düzenli ordular kendileri gibi, düzenli ordular ile savaşmak üzere eğitilir ve donatılırlar.

Eruh baskını ile başlayan bu süreç, olayı sağlıklı analiz edemeyen, birkaç baldırı çıplak olarak gören siyasetin de etkisi ile, çok kısa sürede büyük yol aldı. Bu konuda eğitimi ve donanımı olmayan ordu da ilk başlarda çok zorlandı doğal olarak.

Düzenli harpte, savunma yapan taraf, yeri seçer. Arazi koşullarında kendisi için en uygun yerde savunma pozisyonu alır. Saldıran taraf ise zamanı seçer. Kendisi için en uygun zamanda saldırır. Gayri-nizami harpte ise yer ve zaman teröristin elindedir.

Uygun gördüğü yere kendisi için en uygun zamanda saldırır. Bu nedenle yıllarca güneş battığında saldırdılar, gün doğmasına yakın da kaçtılar. Bu durum özellikle olaylardan uzak batı bölgelerinde orduyu büyük bir zaaf halinde gösterdi. Halbuki Türk ordusu ilk günler dışında dünyadaki örnekleri ile ( Vietnam- Afganistan) mukayese edildiğinde hep başarılı olmuştur. Uzaktan bakıp üç beş teröristi bitiremediler algısı cehalet kaynaklıdır.

O günün yetersiz teknik imkanları ile olabilecek en iyi mücadele verilmiştir. Terörle mücadelede ilk kritik eşik polis özel harekatın kurulmasıdır. Bu kuvvet ve devamında Jandarmanın kurduğu özel birlikler mücadeleyi daha etkin hale getirmiştir. İkinci büyük kritik eşik insansız hava araçları ve tamamen profesyonel özel kuvvetlerin birlikte kullanılmasıdır. Son birkaç yılda ulaşılan nokta, Türk ordusunu bu alanda en iyi ordu haline getirmiştir. Ordunun her şart altında ve her yerde operasyon yapabilme yeteneği göz kamaştırıyor. Son Gara operasyonu ile Türk ordusu tüm dünyaya önemli bir mesaj vermiştir. Artık teröristler için yakın bölgelerde hiçbir güvenli alan kalmamıştır.

Bu konudaki en önemli eksiklik kamuoyunu bilgilendirme konusunda yaşanmaktadır. Mücadelenin zaaf noktası da budur. Bu millet verilen mücadeleyi gerçekten biliyor olsa, terörün siyasi temsilcilerinin batı bölgelerinde bile bu derece zemin bulması mümkün müdür? Televizyonlara çıkıp milletin gözünün içine baka baka terörün siyasi uzantılarına meşruiyet kazandırma çabası gösterenler, eğer bu millet gerçekten bilse sokakta dolaşabilir mi, bu millet gördüğü her yerde yüzlerine tükürür.

SON SÖZ

Dün meclisin GARA operasyonu bilgilendirme toplantısını dikkatle izledim.

Hulusi Akar ve Süleyman Soylu önce CHP ve IYI parti genel başkanlarını ve devamında meclisi bilgilendirdiler. Devamında muhalefet temsilcilerinin konuşmalarında, terörle mücadeleye destek ile başlayan, devamında ama, fakat , lakin ile devam eden konuşmalarını da izledim.

HDP temsilcilerinin konuşmalarını da. Milletin gözünün içine baka baka barıştan bahsetmeleri, artık sabır limitlerini aşmıştır. Bardak dolmuş ve artık taşmıştır. Bu katil sürüsü örgüt ile organik bağını kendi ifade eden sözde siyasi parti artık kapatılmalıdır.

MHP'nin dile getirdiği bu söylemi radikal bulanlar olabilir. Dün de terörle müzakere edilmez, mücadele edilir dediğinde , onu da radikal bulmuştunuz. Geç olmadan bu kez doğru yol görülmeli ve siyasetten bu habis ur temizlenmelidir. Bulunduğumuz coğrafya zaafı affetmez. Güzel bir atasözümüz ile bitirelim.

İYİLİKTEN MARAZ DOĞAR...