Bilgi Vermeden Fikir Verenler!

MUSTAFA KALABALIK'IN KÖŞE YAZISI..

Abone Ol

Seçimler bitti, hesaplaşma başladı.

Yılların duayen isimlerinin içlerinin, akıllarının ne kadar sığ olduklarını, “gelenekselleştirilmiş düşünce yapısı” sahibi olduklarını görmek çok şaşırtıcı.

Evet yeni mi gördün diyecekler vardır.

Ama bu derece “gerçek bir değişime mecbur bir Türkiye siyaseti” için söylemlerin sadece Kılıçdaroğlu ismi üzerinde tekrar edilmesi hayret verici…

Hala toplumun ve seçmenin “algı yönetimleri”, “yalan yanlış siyaset” üzerinde güç elde edilmesinin devamını istedikleri izlenimi alıyorum ben şahsen.

“Ne fikir”, “ne öneri”, “ne politika”, “ne siyaset” hakkında fikir beyan etmeyenler, seçim kazananamış(!) Kılıçdaroğlu’na yüklenmeyi görev edinmişler..!

Alıştıkları ve alıştırıldıkları söylemlerle, elde ettikleri imtiyazlarla, açık açık siyaset üretenlerin kat ve kat fazlasıyla, gizli gizli, içten içe mezhepçilik, mikro milliyetçilik, kişisel menfaatçilik siyaseti yapanlar saldırıya geçti.

Değişim de değişim…

Neyi nasıl değiştireceksin?

Cevap yok, açıklama yok.

Değişim söylemleri sadece isim üzerine kurulu.

Bu düşünceli insanlar değişmeli öncelikle.

Bu düşünceli gazeteciler, yazarlar, aydınlar(!) değişmeli öncelikle.

Ne kadar kolay yıllardır aynı nakarat siyaseti ile fikirler beyan etmek, yorumlar yapmak.

İşlerine gelenleri başarılı, işlerine gelmeyenleri başarısız saymak!

Değişimci kesimlerin ağzından, neler değiştirecekler, devlet yönetiminde, bürokraside, yargıda, eğitimde, iş dünyasında, istihdamda ve üretimde, yerli ve millilikte, siyaset sahnesinde neyi nasıl değiştirecekler, ne istiyorlar söylenmiyor…

Varsa yoksa “Kılıçdaroğlu, muhalefet(!), CHP”!

Döviz ne olmuş? Mutfaklar ne durumda? Ekonomi nereye gidiyor? Hazine ne halde?

Hiiiç soran, çözüm önerileri ve fikir beyan eden yok. 

Günlük siyasi nutukların, vaatlerin, suçlamaların ve hakaretlerin yerine, somut, net ve kesin örneklemelerle, insanların hayatlarını kolaylaştırmaya yönelik hiçbir şey söylemiyorlar, söyleyemiyorlar.

Aynılaştırılan kesimler, toplumun alışkanlıklarını sadece parti tercihleri olarak sıradanlaştırarak, toplum psikolojisini, sandık tercihlerindeki “holigan seçmenlikleri” adeta yok sayarak, “CHP ve Kılıçdaroğlu” konusu ile asıl sorunu azımsayarak, daraltarak, görmezden gelerek, topluma alışkanlıkları nispetinde baskılamaya, algı operasyonlarına devam ediyorlar… 

Ben de bir kez daha hatırlatmak ve dile getirmek istiyorum ki,

CHP, “Siyaset psikolojisi” çalışmalarına başlamalı…

Toplumun, toplum adına vereceği kararlarında, sandık tercihlerinde, gerektiğinde de toplumsal itirazlarında, bilinenin ve öğretinin dışında, siyaset ve söylem üretebilmeli artık!