Son günlerde Ak Parti’de bir sancı var.
Herkes bu sancıyı görüyor.
Dava erleri yanlışları düzeltmenin derdinde, sonradan gelenler ise kendilerine göre bitişi görüp muhalefet seviciliğine erkenden başladı.
Genel siyaset ve yeni parti noktasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hafife alan, gücü azaldı diye düşünenlerin yanılacağını düşünüyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan, henüz kartlarını açmadı. Elinde ne var kimse bilmiyor. Şu an sadece izliyor…
Neyse biz yerele devam edelim…
Yerelde yaşananlar Ak Parti için endişe uyandırması gerektiği kadar aslında fabrika ayarlarına dönmenin sinyalleridir.
Neden mi?
Anlatayım;
Önceden Ak Parti’de istişare toplantıları çok hararetli geçerdi. Ağır eleştiriler olur ancak salondan el ele çıkarlardı. Bu toplantılar belirli bir zaman sonra sadece alkış toplantılarına dönüştü. Aday kim olursa olsun, hemen yaşasın yeni kral dönemi başladı. Ak Parti yıllardır öz eleştiriyi unuttu.
Bu yazdıklarım Ak Parti’nin kale gibi olmasını sağlayan önemli bir etkendi. Ak Parti’nin fabrika ayarlarıydı.
Bakın şimdi Kocaeli’ne;
*Teşkilatlar israfı sorguluyor. En ufak bir araç alımı, araç içi vip dizaynı partililerin gündemi oluyor. Basın bir gün geçti gitti derken, teşkilat hafızasına kazıyor. Teşkilat başta Kocaeli içinde olmak üzere sesini Ankara’ya kadar duyuruyor. Ak Parti’ye zarar verene af yok desem yanlış olmaz. Teşkilat sorguluyor.
*Koordinatörler başta olmak üzere Ak Parti meclis üyelerinin, belediye şirketleri yönetim kurullarına atanması teşkilatlarda krize sebep olabiliyor. Partililer bunu sorguluyor.
*Artık eskisi gibi değil. Yaşasın yeni kral dönemi bitti, aday sorgulanıyor. Eksikleri yüzüne söyleniyor. Hatta teşkilata rağmen gösterilen aday eller havaya yapıyor.
*Makamda diye bürokratların her dediğinin olduğu dönem bitti. Bürokratlar sorgulanıyor, hatalarının siyasi faturası için sandıkta ceza kesiliyor. Liyakat esaslı bürokratlara dikkat edilmek zorunda kalınıyor.
*Kaşıkla oy toplayan, kapı kapı çalışan teşkilat seçimi kazandırdıkları adayın kendilerinden çok diğer mahalleyi sahiplenmesini, teşkilata mesafe koyan başkanı sorguluyor.
*Teşkilat, meclis üyeleri kendilerinden habersiz kapalı kapılar arkasında verilen sözleri, kararları hatta ilçe başkanını dahi sorguluyor. Bu ilçe başkanının otorite boşluğu değil tam tersi sorgulayan teşkilatın öze dönüşün kendisidir.
*Teşkilat cesaret gösteriyor. Yanlışa yanlış diyor. Gerekirse Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylemlerinden cesaret alarak istifa kartını ortaya koyuyor.
*En önemlisi teşkilat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üzerini çizdiği isimlerin, nasıl hala hegemonyayı ikinci el ile koruduğunu çok iyi okuyor. Bunun önünü açan başkanları net görüyor.
Bütün bunlar benim gazetecilik okumama göre Ak Parti içerisinde sorgulayan, eleştiren ruh yeniden diriliyor.
Sıra gerçek emekçilerin teşkilatlarda görev alabilmesinde…
Ne olursa olsun bu tarz öze dönüşler kolay değil. Sancı oluyor. Rantçıları, her yere adamını yerleştirenleri temizlemek kolay değil.
Size bir örnek daha vereyim.
Önceden Ak Parti’yi eleştirirdim, hazmedilmezdi. Köşe başını tutanlar hemen düşman ilan ederlerdi, yıpratmaya başlardı. Şimdi ise benzer eleştirilerimde partinin tabanından en üst kademesine haklısın telefonları alıyorum.
Demokrasi kültürü yeniden oturuyor.
Parti kültürü, teşkilat sorgulaması yeniden diriliyor.
Teşkilat özeleştiri yapıyor, hatta hatalar düzeltiliyor.
Bana göre bunlar Ak Parti’nin zayıflamasına işaret değil tam tersi hataların artık halının altına süpürülmek yerine çözülmesidir.
O yüzden teşkilat üyelerine, meclis üyelerine diyorum ki kim ne yaparsa yapsın siz bu duruşunuzdan asla vazgeçmeyin.
Bütün bu denklemde Ak Parti Kocaeli İl Başkanı Mehmet Ellibeş’i kutluyorum. Çünkü Mehmet Ellibeş il başkanı olduktan sonra danışma toplantıları başlattı. O toplantıların çoğuna katılan bir gazeteciydim.
Ellibeş her danışmada şöyle seslendi;
“Birazdan basın çıkacak. Sizden ricam bizleri eleştirin. Mahallenizde siz varsınız. Oralarda ne eksikler var? Nerede hatamız var? Nereleri düzeltmemiz gerekiyor? Belediye başkanınız neler yapmalı?”
İşte bu cümleler sanırım öze dönüşü tetikledi.
O yüzden bana göre bu sancı öze dönüş sancısı…